Yok kardeşim, hem İstanbul, hem yedi tepe, hem onca araba, hem onca anlayışsız sürücü. Bana göre değil bu keşmekeşte araba kullanmak/kullanmaya çalışmak. Ancak, sabahın nispeten erken saatleri, nispeten tenha yollar, rahat park edebileceğim yerler....
Defne doğmadan çok önce yaptığım iki küçük kaza yüzünden araba kullanmayı bırakmıştım, aslında büyük hata etmişim. Çünkü kullanmaya kullanmaya korkularım büyüdüğü gibi köreldim de. Amma velakin anladım ki arabasız olmuyor, geçen yaz eşimden rica ettim, birkaç deneme sürüşü ve ardından yine trafikteyim.
Şehirlerarası yolda ya da trafiğin az olduğu küçük yerleşkelerde (yazlığımız ve civar ilçeleri gibi) hiçbir sorun yok. Hatta maşallah reflekslerim, dikkatim vs gayet iyi. Ama gelgelelim İstanbul'da, hele ki trafik biraz yoğunlaşmaya başlamışsa, hele ki arabada Defne varsa (ki çoğu zaman öyle) elim ayağım dolanıyor.
Arka camda, "arabada bebek var" yazıyor ama daha dün, deli adamın teki az kaldı tamponuma yapıştıracaktı kendisini. Dikiz aynasından gördüm nasıl hızlı geldiğini, "ha çarptı ha çarpacak" derken ben az sağa geçtim o biraz sola çıktı ve şükür solladı gitti bizi ! Görünüşte ambulans ya da doktor bir hali de yoktu, işe geç kalmış bir beyaz yakalıya benziyordu o kadar. Ama yüreğimi ağzıma getirdi. Hani ben değil mesele, araba da değil, ama ya Defne? Evet kendisi özel koltuğunda, bağlı, güvende ama ya .... ???? Düşünmek bile istemiyorum.
Bu korkularımın beni ve Defne'yi arabadan uzaklaştırmasını da istemiyorum ama İstanbul trafiği beni hakikaten zorluyooooorrr ! Bunun dışında yaşadığımız sevimsiz anımız çok. Yavaş gittiğim için yediğim korna ve güzel sözleri saymazsak, sıkıştırılmışlığım bile var, üstelik arkada Defne'yle !
Nedir bu sorun anlamıyorum, zaten İstanbul'da hep trafik vardır, hep geç kalma riskiniz vardır, iki araba geçseniz bile üçüncüye ya da ışığa takılırsınız. "Trafikteki anne"lere uygulanan bu dehşet nedendir? Bırakınız bebelerimizle gidelim gideceğimiz yere, zaten çok kalamayız sokaklarda, bırakın bari çıktığımız dakikalarda huzurumuz olsun...
Velhasıl demem o ki, durmayacağım, trafiğe çıkacağım, anlayışsız ve maganda sürücülere inat, kendi stilimden vazgeçmeyeceğim. Ama tercihen hep erken saatler hep az riskli yollar.... Keşke diyorum bazen, daha küçük bir yerde yaşasaydım. Hayatın bu kadar hızlı olmadığı, insanların daha anlayışlı olduğu, birbirine yol verdiği, sabır gösterdiği... Ama ne yapalım, elde var İstanbul !
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder