"En güzel hediye kitap" sloganıyla büyüdüm. Doğum günüm mü gelmiş, kitap alınır, karne mi alırım yanında kitabı, canım mı sıkılır soluğu kitapçıda alırım, okurum, okudukça okuyasım gelir. Bıkmadan usamadan okurum. Bazen "zorunlu molalar" versem de okumayı severim.
Küçükken Pinokyo, Heidi gibi klasiklerle başlamıştım okumaya, bunları Walt Disney serisi izledi, ardından gazete eklerinde verilen Red Kit, Nils ve Uçan Kaz dizisine gençlik kitapları dahil oldu, sonrasındaysa romanlar. Roman okuma sevdam, "hayatım roman oldu, artık başkalarının hayallerini değil gerçekleri okuyacağım" düşüncemle önemli ölçüde sona erince, biyografilere ve tarihe yöneldim. Hayat hikayelerini, araştırmaları okudum, bol bol tarih ve az buçuk da şiir.
Eşimle evlenip kütüphanelerimizi birleştirmemiz hazinemizi iyice büyüttü, böylece bir süre kitap satın almadan, birbirimizin "eski"leriyle idare ettik.
Tarih kitapları arasında Turgut Özakman'ınkiler dışında en beğendiğim Hıfzı Topuz'un kitapları oldu. "Meyyale", "Taif'te Ölüm", "Paris'te Son Osmanlılar", "Hatice Sultan", "Eski Dostlar" bir solukta okuduğum, tekrr tekrar okuyacağım kitapları arasında.
Geçen haftasonu, ailecek bir AVM'ye gittik. Bir de baktım ki, Hıfzı Topuz'un imza günü varmış, ama saatini kaçırmışız. Çok umutsuz olarak kitapçıya girdim, imza masası boştu, üzerinde kitaplar kalmıştı. Gözüme, "Elbet Sabah Olacaktır" çarptı. Yeni kitaplarından biriydi, gözlerim doldu. Malum gündem.... elbet sabah olacak mı diye düşündüm, tüm bu yaşananlar bitecek mi?
Derken arka yanda durmuş yazarı gördüm. Demek imzaya devam ediyordu. Hemen kitabı aldım, kasaya gittim, benden önce kendisi vardı. Bana sırasını vermek istedi, "zaten sizi bekleyeceğim" dedim gülümseyerek. Bu kibarlığına ve mütevaziliğine şaşırarak ve yine hayran kalarak. Neyse kitabı aldım, o da masasına geçti. Kitabı imzalamadan önce ismimi sordu ve dolmakalemiyle çok hoş bir söz yazarak kitabımı imzaladı, tarihi yazdı. Okuduğum kitaplarından bahsettim, dilinin ne kadar akıcı olduğunu, anlatım ve konuyu çok yönlü araştırarak yazmasının ne kadar etkileyici ve doyurucu olduğunu söyledim.
O sırada eşim ve Defne geldiler. Hıfzı Bey, eşime "kitaplarımın neredeyse hepsini okumuşsunuz" dedi. O da, "evet biz okuduk, sıra kızımızda" diye yanıtladı. "Lütfen yazmaya devam edin" ricasıyla daha fazla yormadık yazarımızı.
Böylesine önemli bir yazarın, gerçek anlamda bir araştırmacı ve yazarın bu kadar mütevazi oluşu, içtenlikle bize zaman ayırması, sohbet etmesi, güleryüz göstermesi, biz ayrılırken yerinden kalkıp elimizi sıkması ve teşekkür etmesi çok ince olduğu kadar, şimdilerde bulunmayan türde kibarlıktı.
Çok sevdiğim, eserlerini bayılarak okuduğum yazarımla tanışmak, yeni bir kitap alıp imzalatmak da benim için en güzel ve uzun zamandır aldığım en büyük hediyeydi.
"Elbet Sabah Olacaktır" adlı yeni eserde, Tevfik Fikret'in hayatı anlatılıyor. Büyük dedesinden başlayan anlatım, Fikret'in ölümüyle sona eriyor. Henüz bitirmesem de, Hıfzı Toğuz'un diğer kitaplarıyla aynı tadı aldığımı, çok sevdiğim Tevfik Fikret'i hiç bilmediğim yönleriyle yeniden tanıdığımı söyleyebilirim.
Hıfzı Topuz'un diğer kitaplarıyla birlikte bu yeni eseri de, tarih severlere şiddetle tavsiye ederim.
En güzel hediye KİTAP ! ve inanıyorum ki, herşeye rağmen "ELBET SABAH OLACAKTIR" !
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
elbet güneş doğacaktır! en çok yapmak istediğim şey mildaya..hediye kitap biriktirmek,çok şanslı olduğunu düşünüyorum hem senin hem defnenin
YanıtlaSilİstanbulda yaşam....hem büyük şans hem şanssızlık canm:)
Sil