Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



22 Aralık 2010 Çarşamba

Bebek Sağlığı ve Bakımı

Doğumdan sonra hastanede, bebeğe K vitamini verilmesi önemli. K vitamini, bağırsaktaki faydalı bakterilerin ürettiği bir vitamin, pıhtılaştırmayı hızlandırıyor. Bebekte, doğum anında bu tür faydalı bakteriler olmadığından, K vitamini üretimi yok. Dolayısıyla beyin kanaması gibi ani kanamalarda risk yaşanmaması açısından bu vitamin uygulanıyor.


Bunun dışında yine doğum sonrası bebeğe Hepatit B aşısı uygulanıyor.

Doğumdan sonra, hastaneden çıkmadan, bebek ve anne rutin sağlık kontrollerinden de geçiriliyor. Örneğin, bebeğin tiroid hormonlarına bakılıyor, fenilketonüri taraması, metabolik hastalık taraması ve sarılık için inceleme yapılıyor. Bunların yanı sıra, işitme testi, kalça gelişiminde gerilik olup olmadığı açısından kalça ultrasonu ve aile talep eder bebeğin de koşulları uygun bulunursa sünnet ediliyor.

Bebeğin doğum ağırlığının 2,5-4 kilo arasında olması, doğum haftasının da 37 hafta ve üzerinde olması normal kabul ediliyor. 35. hafta ve daha öncesinde doğan bebeklerin bir müddet küvezde gözetim altında tutulması gerekebiliyor.

Doğum sonrasında bebeğin görünümü, ilerleyen günlere göre daha farklı. Örneğin bel bölgesinde ya da vücudun diğer kısımlarında morluklar, kırmızı lekeler olabiliyor, el ve ayakları ise nispeten soğuk oluyor. Ayrıca, eğer normal doğumla dünyaya geldiyse, doğum kanalındaki geçiş kafatasında değişikliklere yol açabiliyor. Tüm bunlar, doğumdan sonra geçiyor.

Anne-babaları en korkutan yenidoğan özelliklerinden biri ise bıngıldak. Bıngıldak, bebeğin kafatasındaki kemiksiz boş bölge. Bu bölge zamanla, kafatasındaki kemiklerin gelişmesi ile kendiliğinden kapanıyor. Bu bölgeye özel önem gösterilmesi gerekmekle birlikte, oynanmadığı ve bastırılmadığı sürece zedelenmesi mümkün değil. Zaten 4-18 ay arasında kendiliğinden kapanıyor.

Göbek kordonu, anne-babaları telaşlandıran bir başka konu. Kordon düşene kadar hastanede takılan mandalın kalması, bu mandalla kesinlikle oynanmaması ve hassas davranılması gerekiyor. Özellikle bezin üst kısmının, mandala gelmeyecek şekilde aşağıya doğru katlanması öneriliyor. Kordon, iyi bir bakım ve normal şartlarda 1 hafta-10 gün içinde kendiliğinden düşerek, göbek deliği normal halini alıyor. Kordon düşene kadar, günde iki ya da üç kez, kordonu tutan mandal hafifçe çevrilerek altı kısmı ve üst kısmının, % 70 alkol içeren mendil ya da pamukla silinmesi ve banyo yaptırılmaması gerekiyor. Bu dönemde bebeği, sabunlu suyla silip, saf suyla silerek durulayabilirsiniz.

Yenidoğan bebeği kaldırırken ya da kucağınızda tutarken, baş ve popo kısımlarının desteklenmesi tavsiye ediliyor.

Bebeğin, doğduğu andan itibaren, anne ve babası gibi giyinmesi yeterli kabul ediliyor. Yani prensip olarak, “siz üşümüyorsanız, bebek de üşümez” Ancak bu prensipte dikkate alınan, loğusa olduğundan devamlı terleyen/sıcak basan anne değil, baba. Bu yüzden babalara çok iş düşüyor. Yine de, bebeği soyup giydirirken, altını değiştirip banyo yaptırırken hızlı davranılması, kullanılacak materyallerin önceden hazırlanması gerekiyor. Bebek giydirilirken, kıyafeti çekilerek düzeltilmeli, kolu-bacağı ve başı kesinlikle zorlanmamalı.

Yenidoğan bebeğin yatış pozisyonu önemli konulardan bir diğeri. Çünkü sağlıklı bebek ölümlerinin bir kısmı uyku/yatış sırasında meydana geliyor. Uzmanların önerdiği en uygun yatış pozisyonu; sırtüstü, başı sağa ya da sola dönük olduğu pozisyon. Ancak gözetim altındayken yüzükoyun yatırılması da mümkün. Bebeğin yattığı yerin sert ya da yumuşak olmaması, kendisine ait bir yatakta ya da sepette yatırılması ve yastık kullanılmaması gerekiyor. Oda sıcaklığının 22-23 derece olması yeterli.

Bebeği, oturaklı ya da fileli küvetlerde, önce önü sonra arkası olmak üzere yıkayabilirsiniz. Başını yıkarken, kulaklarına su kaçmasını önlemek için kulaklarını hafifçe kapatabilirsiniz. Isı kaybedip üşümesini engellemek açısından da önce vücudu sonra başı yıkanmalı ve en fazla 5 dakika içinde yıkama işlemi bitirilmeli. Suyun ısısının, dirseğinizi yakmayacak kadar olması yeterli. Bebeği, doğduğu mevsime göre günde iki kez ya da günaşırı yıkayabilirsiniz, yıkama işleminin akşamları yapılması, bebeğin iyi ve huzurlu uyuması için tavsiye ediliyor. Olası tahrişleri önlemek için, her yıkamada sabun/şampuan kullanılmaması gerekiyor. Bebeğin önce başını, ardından vücudunu kurulamalı ve bu işlemler için iki havlu kullanmalısınız, bebeği ıslak havluda bekletmek doğru değil. Cilt kıvrımlarının iyice kurulandığına da emin olmalısınız.

Banyodan sonra, bebe yağı ile yapılacak masajın bebeği rahatlattığı ve gazını çıkarmasına yardımcı olduğu söyleniyor.

Bebeğin kendisine zarar vermesini önlemek için, ilk bir ay eldiven kullanılmalı. Tırnakların ilk kesimi için, doğumdan bir hafta ya da 10 gün sonrası tercih edilmeli ve tırnakları küt ve kısa tutulmalı. Tırnak kesimi içinse, bebeğin uyuduğu ya da banyodan çıktığı zamanı tercih edebilirsiniz. Çünkü banyo, tırnakları yumuşatıyor ve kolay kesilmelerini sağlıyor.

Emmeden sonra bebeğin yüzüne bulaşan sütler, bebe losyonu ile temizlenebilir.

Bebeğin, kol altından ölçülen vücut sıcaklığının 36,5-37 derece, makattan ölçülen sıcaklığının ise 37,5 derece civarında olması normal kabul ediliyor. En ufak ateşlenme şikayetinde derhal doktorun aranması tavsiye ediliyor.

Bebeğin ve lohusa annenin, doğumdan sonra 40 gün doktor ziyaretleri dışında evden çıkmaması gerekiyor. 40 gün dolduktan sonra da, 4 aylık oluncaya kadar hastalık kapmayacak şekilde, mümkün olduğu kadar açık havada dolaştırılması, kapalı ve kalabalık ortamlara girmemesi tavsiye ediliyor. Bu evrede hijyen çok önemli olduğundan yenidoğan ve annenin, kalabalıkla teması, öpüşmesi, insanlarla kucaklaşması kesinlikle yasak.

Pamukçuk, bebeklerde görülen bir tür mantar enfeksiyonu. Doktorun tavsiyesi de dikkate alınarak, pamukçuk olan yerlerin (bebeğin ve varsa anne göğsünün) karbonatlı suyla (kaynatılmış ılıtılmış suya ilave edilecek) temizlenmesi gerekiyor. Anne göğsünün temiz ve kuru tutulması, pamukçuk oluşumunu engellemek için önemli.

Bebeği sakinleştirmek için hafifçe sallamak, emzirmek ve şşşşşş sesi çıkarmak etkili yöntemlerin başında geliyor. Ilık bir banyo da tavsiye ediliyor.

Bebeğin uyuduğu odanın nemini ayarlamak ve dengede tutmak için piyasadaki cihazlar kullanılabileceği gibi, odanın günde bir iki kez havalandırılması da yeterli görülüyor.

Bebeğin altını bağlamada, pamuk yüzeyli bezlerin kullanılması, ağ dokulu olanların tercih edilmemesi de pişiğin önlenmesinde faydalı. Bebeğin altının önce ıslak mendiller silinmesi, kasığının temizlenmesi ve sonrasında pişik önleyici krem kullanılması tavsiye ediliyor. Tüm önlemlere rağmen bebek pişik olduysa, mutlaka doktora götürülerek, pişiğin mantar enfeksiyonu mu yoksa tahrişten mi olduğu tetkik edilmeli.

Beslenmeden sonra bebeğin gazını çıkarmak için kucağınıza alarak kürek kemiklerinin arasına “pıt pıt” sesi duyulacak şekilde hafifçe vurmak ve sırtını aşağıdan yukarıya doğru sıvazlamak gerekiyor.

Burun temizliği ve burundaki tıkanıklığın giderilmesi içinse, burun deliklerine serum fizyolojik sıktıktan sonra, rulo haline getirilmiş pamuk kullanılabilir.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Ispanaklı Yumurta

Özellikle kışın, pazar sabahı kahvaltılarının vazgeçilmezleri arasındadır ıspanaklı yumurta. Üstelik Cumartesi akşamı, dışarıda bir şeyler yiyip bünyenizi fast food ile doldurduysanız, sağlıklı beslenmeye dönüş için iyi bir seçimdir. Hele üzerine karabiber ektiniz mi bu iş tamam.

Malzemeler: Yarım kilo ıspanak(arzuya göre azaltabilirsiniz), iki yumurta, sıvı yağ, karabiber, tuz


Yapılışı: İyice yıkayıp ince doğradığınız ıspanağı, sıvıyağ ilavesiyle teflon tavada kavurun. Tuz ve karabiber ekleyin. Ispanak pişince, spatulanız ile iki yuva açıp yumurtaları bu yuvalara kırın. Tavanın kapağını kapatıp yumurtanın beyazlarının pişmesini sağlayın.

Afiyet olsun !

2 Aralık 2010 Perşembe

Doğumun Yaklaştığını ve Doğumun Başladığını Gösteren İşaretler

Doğumun yaklaşması ile başlaması birbirinden tamamen farklı durumlar. Doğumun yaklaştığını gösteren emareler, 36. haftadan sonra beliriyor. Gebe (anne adayı), kendinde bir rahatlama ve enerjisinin arttığını hissediyor. Buna güvenerek, anne adayının kendisini yorması ise maalesef erken doğumu tetikleyebiliyor. Dolayısıyla vücut aksini söylese de, bu dönemde, yani son haftalarda, yürüyüş dışında dinlenilmesi, ağır işlerin yapılmaması tavsiye ediliyor.


Bu haftalarda, kasılmalarda artış da başlıyor. Ancak bu kasılmalar, anne vücudunu doğuma hazırlamaya yönelik, düzensiz ve dinlenince geçen kasılmalar.

Bazı hamilelerde az da olsa kilo kaybı görülebiliyor.

Doğumun başladığını gösteren en önemli emare ise “nişan” denilen, rahim ağzını kapatan tıkacın gelmesi. Mukus görünümünde, akışkan bir yapısı olan ve kahverengindeki bu tıkaç, aslında bebeğin dış dünya ile temasını önleyen bir nevi koruyucu madde. Bu maddenin vücuttan atılması ile bebek, dış dünya ile temasa geçmeye hazır hale geliyor. Dolayısıyla nişan gelir gelmez doktor aranmalı ve bir an evvel hastaneye gidilmeli.

Bunun yanı sıra, suyun gelmesi de doğumun başladığına, yani doktoru arayıp evden çıkmanız gerektiğine işaret. Yalnız, son gebelik haftalarında bazı anne adaylarında idrar kaçırması da olabildiğinden, su ile idrarın birbiriyle karıştırılması söz konusu olabiliyormuş. Uzmanlar, aradaki farkı anlamak için, gelen sıvıyı tutmaya çalışın diyorlar, eğer tutabiliyorsanız bu idrardır, yok eğer insiyatifiniz dışında akmaya devam ediyorsa gelen sudur. Ayrıca idrarda rahatsız edici bir koku vardır, ancak suda yoktur.

Bir diğer işaret de, düzenli aralıklarla gelen ve dinlendiğinizde geçmeyen ağrıların başlamasıdır.

** Amerikan Hastanesi doğum öncesi eğitim programından edindiğim bilgilerdir.
 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac