Bahsettiğim küçük melek Defne... Hani şu, uyku saatlerinde canavara dönüşen, yemek saatlerinde beni peşinden sürükleyen küçük kızım !
Geçen haftasonu öyle şeyler yaptı ki, hüngür hüngür ağlamamak için kendimi zor tuttum, o kadar duygulandım yani.
İçinden mi geldi, farkında olarak ya da olmayarak ben mi öğrettim ya da kız çocuk olmanın verdiği güdüler mi bilemiyorum ama acayip yakın, acayip canım bu çocuk... benim iyilik meleğim....
Cumartesi günü klasik semt pazarı alışverişimizi yaptık, baba poşetleri portmantoya koydu, ellerini yıkamaya gitti. Ben de poşetleri yavaş yavaş mutfağa taşıyıp buzdolabına yerleştirmekle meşguldüm. Küçük melek kendi halinde etrafta geziniyordu. Bir de baktım, portmantoda kalmış son poşeti yarı sürükleyerek yarı taşıyarak getiriyor, bir yandan da " anne al, kaldır dolaba" diyor. Meğer unuttuğum, içinde balık olan poşet. Yani bozulmaya en meyilli, en değerli poşet getirdiği.. "ah be yumurcak" diyesim geldi, "sen hep böyle annenin imdadına yetiş emi !"
Ertesi gün Defne'nin çamaşırlarını yıkadık. En sevdiği işlerden çamaşır asılmasını takip ve yardım etmek için yanımdaydı. Makineyi açtım, içindekileri boşaltacakken fark ettim ki çamaşır sepetini almamışım. Üstelik sepet, ütüleneceklerle dolu. Yani bu durumda Defne'nin banyo kovasını almalıyım. Ben bunları düşünürken Defne ortadan kayboldu, kim bilir neyin peşinde derken bir baktım kovasını getiriyor. "Ah be küçüğüm, nereden bilirsin annenin kovaya ihtiyacı olduğunu, nasıl da hızır gibi yetişirsin". Hemen sarılırım tabii, iyice sıkarım kollarımda, gözlerim dolu dolu.
Maşallah sana Defnoş, hayatımız boyunca hep yanıbaşımızda hep böyle iyilik dolu ol inşallah !
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder