Defne 14 aylıkken tam olarak yürümeye başladı ve geçen sene 10 Martta Defne'ye ilk "gerçek" ayakkabısını aldık. "İlk adım ayakkabısı" olarak bilinen ayakkabıyı doktorunun tavsiye ettiği bir dükkandan satın aldık.
İşi bu kadar büyütmemizin nedeni, anne-baba olarak bu konuda tecrübesiz ve biraz titiz oluşumuz. Neticede ortopedik bir ayakkabı alıyorsunuz ve ayakkabıyı giyecek şahsiyetin, ayak numarasını bilmediğiniz gibi, o değerli şahsiyetin ayakkabının ayağını sıkıp sıkmadığı gibi konularda bilgi verme durumu da yok :)
Neyse, mağazaya gittik. Benim hayalimde Defne, en azından ilgi gösterdiği ayakkabıyı işaret edecekti filan. Ama öyle olmadı, kendisi ışıklı vitrinle ilgilenmekle meşguldü, onun yerine biz bir tane beğendik. Ayağına giydirip yürütmek istediğimizde de bize direndi. Bir şekilde ayakkabıyı giydirmeyi başardık ama bir türlü yürümeye ikna edemedik. Sanırım ayaklarının aldığı bu yeni hali yadırgadı, yumuşacık çoraplardan sonra bu sert nesneleri neden giydiğini merak etti. Sonuçta pes ettik ve ayakkabısının tam olduğu konusunda bizi ikna eden, deneyimli satış görevlisi amcaya güvenerek mağazadan çıktık. Tabii, o küçücük ayakkabılara "küçük" bir servet ödediğimiz gerçeğini saklayamayacağım.
Hal böyle olunca, beni aldı bir telaş. "Eyvah bu çocuk ayakkabıyı nasıl giyecek", "giyecek mi", "giyse de yürüyecek mi", "ne yapacağız" derken kendimizi evde bulduk. Konunun üzerine gitmedik, rahatça akşam yemeğimizi yedik ve yemeğin ardından dayanamayıp ayakkabıları çıkardık. Defne'ye giydirdik, yürümesi için yere bıraktık ama nafile. Dizlerimi tutup yürümeyi reddetti. Ayakkabılarna bakıp durdu. "Ne işi var ayacıklarımın bunun içinde" dermiş gibi bir hali vardı. Babayla benim morallerimiz sıfır tabii.
Sonunda bendeniz "hain anne" konuya sıradışı bir çözüm getirdi. Eşime, cep telefonunu uzaktan Defne'ye göstermesini ve gelirse de vermesini söyledim. Çünkü bizimki cep telefonuna deli gibi meraklıydı ve alması tabii yasaktı.
Vee ne mi oldu. İşte komedi burada başladı.
Defne cep telefonunu gördü, yanına giderse alabileceğini biliyordu. Ama ayaklarındaki "pranga"lar buna engel oluyordu. Homur homur söylendi, baktı olmayacak, dizlerimi bırakıp ağır adımlarla telefonun yanına gitti. Eşime, vermesini söyledim. Telefonu eline alınca tüm dünyalar onun oldu. Yaşadığı merak, şaşkınlık ve sevinçle elinde telefon, ayağında ayakkabılar evde gezinmeye başladı. Veee bu şekilde ilk ayakkabılarına alıştı.
Ayakkabıyı aldığımız yaşlı amca, bize genelde çocukların ilk ayakkabılarını yadırgadıklarını, kimilerinin hiç giymediğini ve çok ağladıklarını, Defne'nin bu durumunun normal olduğunu söylemişti. Bize kalsa, gayet basit bir ayakkabı alma ve giydirme işiydi bu, ama konu çocuk olunca herşey bir serüvene dönüşüyor... öyle değil mi?
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder