Birkaç gün evvel, güzide yurdumda "Fareler ve İnsanlar"ı ve "Şeker Portakalı"nı "sakıncalı" bulan zihniyetler manşetlerde yer almıştı. O kadar üzülmüş ve Defne'nin geleceği için o kadar kaygılanmıştım ki. Kendimce bir tepki göstermek istedim bu olanlara...
Facebook hesabımda yazdım birşeyler. Yok, tatmin etmedi. Ardından "gidip bu kitaplardan birer tane daha alayım" diye düşündüm, vazgeçtim, evde zaten var. Sonrasında aklıma "Küçük Kara Balık" düştü. 80 ihtilalinde ülkemizde yasaklanmış olan ve İran'da halen yasaklı bulunan bu kitabı duymuştum ama okumamıştım, haftasonu hemen gidip aldım ve eve dönene kadar bitirdim.
Esasen çocuk kitabı olarak yazılmış bu kitabın her yaşta okunup farklı tatlar alınabilecek bir kitap olduğuna ve her kütüphanede bulunması gerektiğine karar verdim kendimce.
Küçük Kara Balık, bir balık ninenin torunlarına anlattığı hikayenin kahramanı. Bu minicik kara balık, merak ve öğrenme isteğiyle yanıp tutuşuyor, o güne kadar bildiklerini, ona öğretilenleri sorguluyor ve yeniliklerden korkmuyor. Anladınız mı şimdi kitabın neden bir dönem yasaklandığını ve halen "dar kafalarca" yasaklı ilan edildiğini.
Kitaptaki sevdiğim paragraflardan birini şöyle paylaşmak isterim. Bu paragrafta küçük kara balık, annesiyle konuşuyor ve diyor ki; " Ben yaşamanın nasıl birşey olduğunu öğrenmek istiyorum; durmadan aynı şeyleri yapmak, yaşlanana kadar başka birşey yapmadan yaşamak olamaz, dünyada yaşamanın anlamı bundan fazla olmalı."
Sırf bu cümle bile insanın hayatında bir ışık yakmalı, nitekim benimkinde yaktı. Yeniliğe, değişime daha açık olmam gerektiğini, kendimi ve yaptıklarımı daha fazla sorgulamam gerektiğini düşündüm.
Kitabın yazarı Samed Behrengi'nin hayatı da ilginç. 29 yaşında Aras nehrinde boğulmasının ardında Şah rejimi yanlıları olduğu düşünülüyor.
Demem o ki, "Fareler ve İnsanlar" , "Şeker Portakalı" derken bir gün sıra Küçük Kara Balık'a gelmeden, bu kitabı alın, okuyun, yazarına bir Fatiha gönderiverin....
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder