Piknik için hazırlıklarımız aslında dünden başladı. Cumartesi günü havanın güzel olacağı haberini alır almaz, eşim ve kardeşime,
sonbahardan beri özlediğim Belgrad Ormanı'na gitmek istediğimi söyledim. Bu isteğim coşkuyla kabul edilince, vakit kaybetmeden öğlen tatilinde sandöviç ekmekleri satın aldım. Akşam eve dönerken de iç malzemeleri, yani füme et, kaşar peyniri, domates ve tabii turşu.
Sabah, her zamankinden biraz erken uyandık, kahvaltımızı ettik, ufak tefek ev işlerini yaptık. Ekibimizin diğer üyesi, yani kardeşim gelince, sandöviçleri ve piknik sepetini hazırladık.
Orman, her zamanki gibi çok güzeldi. Tüm hafta havasız ortamlarda can çekişen ciğerlerimizi tertemiz havayla doldurduk. Kuş seslerini ve lodos rüzgarının kuru dallara vurarak çıkardığı uğultuları dinleyerek tüm parkuru yürüdük. (yaklaşık 7 kilometre)
Belgrad Ormanı'ndaki baraj gölü ağzına kadar dolmuştu. Her yerden gürül gürül sular akıyordu.
Yürüyüşümüz sırasında değişik bir kuşla karşılaştık. Gözleri siyah tüylerle süslü, kanatlarının kenarları masmavi bu kuş, fotoğraf makinem ve benden kaçmak için epey uğraştı. Ama biraz sabredip, hakkıma razı olunca fotoğrafını çekebildim.
Kimi yerlerde rengarenk çiçekler de açmış, hatta ilk kez fosforlu sarı renkte bir kelebek bile gördük. Bahar mı geliyor derken, kupkuru dallarda başlayan canlılık, bizi gülümsetti! Evet, bahar geliyor. Orman daha da güzel olacak ve biz her fırsatta ormana gelip doğayla başbaşa saatler geçireceğiz.
Parkuru tamamladıktan sonra, piknik soframızı kurduk. Büyük bir termos sıcak su, meyve çayları, sandöviçlerimiz ve tabii çikolata! Ormana gelmekle ne kadar iyi ettiğimizi düşündük. Temiz hava ve doğayla içiçe olmak, üstelik 7 kilometrelik yürüyüş, çiçekler, kuş sesleri, rüzgarın huzur veren uğultusu.... velhasıl tüm güzel zamanlarda olduğu gibi bugün de çok çabuk geçti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder