Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



4 Ocak 2012 Çarşamba

"Engel"li Hayat

Bugün Defne'yle, bir cesaret oturduğumuz apartmana 200 metre uzaklıktaki markete gittik. Evde süt ve yeşillik kalmamıştı, yeşillik neyse de sütün aciliyeti vardı çünkü Defne'ye yoğurt yapmam gerekiyordu. Sütü pekala apartman görevlisinden de isteyebilirdim, ama olsun, aslında kafamdaki "acaba eşim olmadan Defne'yle markete gidebilecek miyiz" sorusuna cevap bulabilmekti.

Böylesine basit bir aktiviteyi neden abartıyorum ve neden böylesine basit bir konuyu bloguma taşıyorum... Çünkü İstanbul demek "engel" demek. Bunu puset kullanıcıları ve "engel"liler bilebilir. Nasıl mı?

Geçen cumartesi Defne'siz evden çıkarak, yüksek + yarısı kırılmış ya da bir şekilde yamuk döşenmiş kaldırımların üzerinden atlaya zıplaya, su birikintilerine aldırmadan, yol vermeyen arabaların arasından türlü cambazlıkla geçerek rahatlıkla markete gittim. O gün "markete gitmek" blogda paylaşılası bir olay, kaldırımlar ve trafik, market yolunda "engel" değildi; herşey rutindi, "ne var işte markete gidiyorum ben"di.

Oysa bugün, sitenin kapısından çıkarken kalbim çarpmaya başladı. Kaldırımdan gidemeyecektik, çünkü kaldırıma çıkacağımız basamak çok yüksek, puset + Defne çok ağırdı. Üstelik kaldırımdan inip karşıya geçeceğimiz yerde arabaların park etmiş olma ihtimali vardı ve iki arabanın arasından bir puseti geçirmem imkansızdı. Bu yüzden Allah'a emanet, mümkün olduğu kadar park eden arabalara yapışık vaziyette hızla ilerledik. Şansımıza, karşıya geçeceğimiz yerde trafik azdı ama yine de aniden çıkabilecek motorsikletleri de düşünerek iki kez, iyice sağa sola bakındım. Neyse karşıya geçtik ve Allah'tan karşıdaki rampadan kaldırıma çıktık. (oraya basamak değil de rampa yapana içimden teşekkür ettim, yüksek kaldırımlar İstanbul'un vazgeçilmezi mi??)  Bu sefer eğri büğrü kaldırımda ilerleme savaşı bizi bekliyordu, ancak yokuş aşağı gidecek olmanın da avantajı ile bir şekilde kendimizi markete attık.

Markette, hem puset hem market arabası ya da sepeti taşıyamayacağıma göre, ya görevlilerden yardım isteyecektim (ki bugün yardım istememe inadım tutmuştu, kendi kendime ne kadarını başarabileceğimi sınamak istiyordum) ya da bir şekilde kendim debelenecektim. Tahmin ettiğiniz gibi ikinciyi seçtim, yeşillik poşetini bileğime geçirip hızla buzdolabına gittim. Sütleri de alıp, Defne'yi rahatça takip edebileceğim bir yere bırakarak apar topar kasaya koşup elimdekileri bırakıp pusete geri döndüm. (Evet, Defne'mi kaçırırlar mı endişesi ve kahrolsun üçüncü sayfa haberleri)

Ödemeyi yaptım, poşetleri pusetin altına yerleştirdim ve marketten çıktık. Serüven bu sefer geri işleyecekti. Yani yokuştan çıkacak, rampadan inecek ve yine park etmiş arabalara teğet şekilde evin yolunu tutacaktık. Yokuş kısmında biraz zorlanınca orada sigara molası vermiş market görevlisi pusetin ucundan kaldırıverdi, sağolsun ben istemeden imdadıma yetişti. Karşıdan karşıya geçmek için bu sefer biraz bekledik, çünkü arabalar hızlı geçiyordu. Neyse, güç bela apartmanın kapısına ulaştık.

Tabii iş burada bitmiyordu. Apartman girişindeki merdivenler sağolsun, önce kucağımda Defne ile eve çıktım, onu yatağına hapsedip, puseti almak için hızla aşağı indim. Puseti de eve getirince market serüvenimiz sona ermiş oldu. Bir daha bu şekilde markete gider miyim? Evet, ama sadece ve sadece bugünkü gibi acil durumlarda.

Gelelim sadede: 

Belki bugün yol kenarında gözünüze çarpan ve arabanızla hızla yanımdan geçerken içinizden, "Allah'ın cezası kadın pusetle yolda ne işin var senin" dediğiniz kişi bendim, gayet masum istekler ve beklentilerle evimden çıkmıştım.

Maksimum 2-3 yıl pusetli bir hayatım var ama ya "engel"liler?? Eğer tekerlekli sandalyeye mahkum kalmış olsaydım bugün ne yapardım bilemiyorum. Hem oturduğum apartmanı hem semtimi ya da şehrimi değiştirmek ya da herşeyden vazgeçip tekerlekli iskemlemle birlikte eve de hapsolmak zorunda kalacaktım... nasıl yani, düşünmek bile istemiyorum....

Hayat, birbirimize "engel" olmak mıdır??

** Bu yazıma, yamuk kaldırımların da bir fotoğrafını eklemek isterdim. Ama halden anlayacağınız gibi, puset + "engel"lere bir de fotoğraf makinesi ile çekim yapma fantazisini ekleyemedim.

2 yorum:

  1. Ne yazık ki bu konuda ülkemizde adam akıllı bir çözüm ortada yok. Sözde engelliler için her türlü çalışma yapılıyor. Ama sorunlar çözülene dek en azından birbirimize saygı göstermeyi öğrenmeliyiz. Trafikte iken engelli plakam yüzünden maruz kalmadığım şey yok gibi. Engelsiz ama kafasından engelli insanların biraz akıllanması lazım..

    YanıtlaSil
  2. Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Bu konuda ne zaman medeni bir ülke/insanlar oluruz maalesef bilemiyorum.

    YanıtlaSil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac