Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



27 Ocak 2012 Cuma

Anı defterleri

Anne Frank'ın Günlüğü'nü bilir misiniz? Okudunuzsa, o gencecik yüreğin yazdıkları, hatıraları, yaşadıkları burnunuzu sızlatabilir. Eğer okumadınızsa, her yaşa ve herkese hitap ettiğinden mutlaka en kısa zamanda alınız okuyunuz.
Sanırım okuduğum bu kitabın da etkisiyle, ortaokula giderken günlük tutmaya başlamıştım. Hemen hemen her gün, kendimce önemli gördüğüm olayları, sırlarımı defterime yazıyor ve defterimi herkesten köşe bucak kaçırıyordum. Yıllarca böyle defterler tuttum, belki her gün yazmadım ama geriye dönüp eski yazıları karıştırmak, "hey gidi günler" demek, "ne saçma şeyleri kafama takmışım" ya da "vay neler olmuş hayatımda" diye düşünmek bana hep haz verdi. Üniversiteye giderken bir öykü defteri tuttuğumu da hatırlıyorum. Yıllar sonra bir anlamı kalmadığını düşündüğüm bu defterleri yırtıp attım, boşuna yer işgal ettiklerini düşünmüş ve özellikle annemi kaybettiğim yıllardaki ruhsal çöküntülerimi hatırlamak bile istememiştim.

Hamile kalana kadar, "akıl defteri" dışında defter tutmadım. Bu defter, eşimin "ilk görüldüğü yerde imha edilecekler" listesinin başındaydı. Çünkü bu deftere yapılacak işleri yazıyor ve liste bitene kadar başta kendim ona da rahat vermiyordum. Aranacaklar, alınacaklar, evde çeki düzen verilecekler, bavula konulacaklar, seyahatte mola verilecek yerler vs vs küçücük hafızama sığdıramayacağım ve unutmamam gereken herşey bu defterde kayıtlıydı. (Çok faydasını gördüm, özellikle yoğun çalışanlara tavsiye ederim.)

Hamile kalınca, önce uzun bir süre bekledim, ardından korka korka bir defter alıp hamilelik günlüğü tutmaya başladım. Her gün yazmıyordum, özellikle doktor kontrollerini, önemli olayları kaydediyordum bu deftere. Defter, doğumdan sonra Defne'nin günlüğü haline geldi. İlk meyve püresi yediği gün, ilk akraba ziyareti, doktor kontrolleri, emeklemesi vs vs bir annenin önemli gördüğü, unutmak istemediği ve bir şekilde ilerde kızına okutmak istediği hatıralar. Yine her gün yazmıyorum ama en azından haftada bir yazmaya özen gösteriyorum.


Defne için tuttuğum bir de yemek defteri var. Anı defterinden ayrı ve sadece yemekleri yazdığım bu defter, ilerde o da anne olduğunda büyük ölçüde yol gösterici olacaktır. Çünkü o büyük gün geldiğinde o çok tecrübesiz olacak, bense kim bilir ya unutmuş olacağım ya da belki göçüp gitmiş olacağım. İşte o zaman, bu bahsettiğim her iki defter yol gösterici olacak ve en azından Defne bir bebeğin neler yaptığı, neler yediği, bebek büyütmenin nasıl birşey olduğu konusunda fikir sahibi olacak.
Defne için kayıt tuttuğum üçüncü defter ise aslında bir kitap. Rahmetli dedeciğimin aslında benim için almış olduğu, ama kimsenin benim için doldurmadığı bir kitap.... Önsözünde, dolmakalemiyle bana hitaben çok güzel bir yazı yazmış... Bu kitap, bebeğin seceresi niteliğinde..Yani sadece kendisi ile ilgili bilgiler ve ilklerin anlatıldığı bir kitap değil, aynı zamanda soyağacığının da yazıldığı bir defter. Bir nevi nüfus kaydı da denebilir.

Yazınız, kaydediniz, ilerki yıllarda dönüp okuyunuz ve o ilk günü heyecanları yüreğinizde hissetmeye çalışınız. İşte amaç ve gelecekte hatırlanmak bu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac