Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



8 Ekim 2010 Cuma

Dört Boyutlu Ultrason ve Şeker Yüklemesi Testi

Aldığım vitaminlerden mi yoksa yirminci haftadan itibaren bebeğin gelişimi hız kazandığından mı bilemiyorum iştahım çok arttı. Açlığımı, bebeğe ve bana faydası olmayan gıdalarla gidermek yerine bol bol sebze, tahıl, süt ürünleri ve meyve yiyerek bastırıyorum. Şansıma, bugünlerde av yasağı da kalktığından omega 3 kaynağı balığı da soframıza dahil edebileceğim. Umarım minik kızım da benim gibi balıksever olur.


Bu hafta (24. hafta), şeker yüklemesi testi için doktor randevum vardı. İnsülin direnci nedeniyle gebeliğimin ilk aylarında kullandığım glukophage yüzünden bu testten korkuyordum. İtiraf ediyorum, bal ve çok sevdiğim vişne reçeli (onun da sadece taneleri) dışında tatlı tüketmemek için özen gösteriyordum, artık iyi mi ediyordum kötü mü bilemiyorum ama fazla şekerin herhalde kimseye yararı yok.

Doktor, "normal kahvaltını edip gelebilirsin" dese de bir gece öncesinden meyve ve tatlı bir şeyler yemeyi bıraktım. Sabah her zamanki gibi yumurta, peynir, zeytin, domates ve birkaç dilim ekmek yiyip, bir bardak süt içtikten sonra doktora gittik.

Önce dört boyutlu ultrason yapıldı. Yani bebeği sanki televizyonda seyreder gibi ve renkli olarak görebildik. Minik kızımız önce gözlerini ovuşturdu sonra da ağzını açıp kapayarak esnedi. İçeride rahat ve keyifli olduğunu bilmek bizi çok rahatlattı. Doktorumuz da bu pozları kaçırmayıp, bize birkaç ultrason görüntüsünü verdi. Bunlar, minik kızımızın ilk vesikalık fotoğrafları…

Bazı sabahlar bacaklarıma giren kramplar yüzünden doktor, kalsiyum sandoz kullanabileceğimi söyledi. Suda eriyen bu vitamini küçüklüğümden beri sevmememe rağmen, kızımın hatrına içeceğim, başka çare yok. Peynir, süt ve yoğurdu elimden geldiği kadar çok tüketsem de sanırım yeterli olmuyor.

Dört boyutlu ultrasondan sonra, tam kan sayımı ve idrar testi için kan ve idrar örneklerimi verdim. Ardından hemşire, 50 gramlık şeker yükleme testi için büyükçe bir su bardağı içerisinde şekerli su getirdi ve içmeye başladıktan itibaren 5 dakika içinde bitirmemi söyledi. Bu suyu içtikten tam bir saat sonra yine kan alınacaktı. Suyun tadı oralete benziyordu, pek fena değildi. Beş dakikada içip bitirirken hiç sorun olmadı, gerçekten büyütülecek bir şey değil. Ama sonrasında 1 saat boyunca hastaneden ayrılmamamızı, çünkü bazı hastaların bu testte fenalaşabildiğini, kesinlikle uyumamamı, bir şeyler yiyip içmememi ve fazla efor sarfetmememi söyledi. Bunları duyunca biraz telaşlandım desem yalan olmaz, iyi ki yalnız gitmemişim. Eşimle birlikte sakin bir köşeye çekilip dergileri karıştırmaya başladım. İlk 20 dakika hakikaten sıkıntı yoktu, ama akabinde şekerin etkisiyle midem yanmaya ve hafif hafif bulanmaya başladı. Sabahki enerjim de kalmamıştı. Kalan süreyi hayal kurarak, iyi şeyler düşünmeye çalışarak tamamladık ve kan verdikten sonra hastaneden ayrıldık. Dışarıya çıkmak, yürüyüş yapıp mağazalara bakmak beni hemen ferahlattı hem de halsizliğimden eser kalmadı. Yine de keyifli bir test olduğunu söyleyemeyeceğim.


Testin ertesi günü doktorum arayarak değerlerin normal çıktığını (açlık 74, yüklemeden sonra 109) söyleyince, 100 gramlık şeker yüklemesi kabusunu yaşamayacağım için ne kadar sevindiğimi anlatamam. Eğer yüklemeden sonra şekerim 140’ı geçseymiş, o zaman ilave tetkik, diyet ve insülin gündeme gelecekti. Çok şükür bu aşamayı da atlattık. Toz şekersiz hayata devam !...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac