Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



11 Haziran 2013 Salı

"Namaz kılan Başbakan"

Bir arkadaşım facebook'ta bir paylaşım yapmış. AKP'ye ve iktidara yakındır kendisi, üniversite yıllarında da öyleydi, radikal düşünceleri olmasa da.... Paylaştığı yazı, direnişte olanlara 30'a yakın soru soruyor ve bu sorulara cevap istiyor. Sorulardan 29.'su kanıma dokundu, içime oturdu günlerdir... Soru şöyle diyor; "namaz kılan bir başbakan olmasına mı direniyorsunuz?"

İşte nefesimin kesildiği, sırtımdan aşağı ter boşaldığı an bu. Başbakanın namaz kılıp kılmaması ile "Gezi" direnişinin ne ilgisi var? Bu insanlar neden konuyu bir şekilde dini boyuta getirmeye bu kadar meraklı, din olmasa neyi sömürecekler? Dayanamadım, muhatap olmayı hiç istemediğim halde arkadaşın bu postunun altına kibarca yazdım düşüncelerimi, bakalım ne yumurtlayacak?

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana kaç başbakan geldi geçti, sayısını bilmiyorum, bilmek dahi istemiyorum. peki 29. soruyu soran zatı muhterem, diğer başbakanların namaz kılıp kılmadıklarını nereden biliyor, nasıl takip ediyor? Son iki haftadır yaşananların, dini vecibelerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını nasıl anlamıyor?

Küçüktüm ufacıktım, büyükbabam ve anneannem büyüttü beni. Onların terbiyesini aldım. "Parayla imanın kimde olduğu gizlidir" derdi büyükbabam, "İyilik et denize at balık bilmezse Hak bilir" derdi. Yani demek isterdi ki, alenen/ilanen yaşama. Herkesin hayatı/özeli kendisinedir. Bunları beynime işlemeye başladıklarında 5 yaşımda bile değildim. Bu felsefeyle yetiştim, hayatımda da bunu benimsedim. Belki bu yüzden helikopterlere binip, korumalar ve kameralar eşliğinde gidilen cuma namazları, kameralar önünde açılan iftarlar, kesilen kurbanlar bana garip geliyor. Kul ile yaradanın arasındaki meselelerin bu kadar aleni yaşanmasını yadırgıyorum.

Herkesin dini inancı ya da inançsızlığı kendisine. Kim neye inanırsa inansın önemli olan evrensel değerlerde birbirimizle kucaklaşmak değil mi? Hangi inanış ya da inançsızlık "doğruluk, iyilik, saygı, sevgi, sadakat " gibi temel kavramlardan uzak tutabilir ki bizi? Yalan söylemek herkes için kötüdür mesela, başkası hakkında dedikodu yapmak, fitne ve fesat karıştırmak, böbürlenmek.... Önemli olan, paralel yaşadığımız bu zaman diliminde hoş bir seda bırakmak değil mi?

İşte tam da bu yüzden "Gezi" direnişinin dini boyutlara indirgenmesine anlam veremiyorum. Başbakan namaz kılsa da olur kılmasa da olur. Önemli olan halka ne kadar hizmet ettiği, halkın ihtiyaçlarını ne kadar giderdiği, yaşam kalitesini ne kadar arttırdığı değil mi? Yoksa istediği kadar dini vecibelerini yerine getirsin, birlikte yaşadığı ve anayasal anlamda temsil ettiği halka hizmet etmeyen, diliyle yaptıkları örtüşmeyen, uyum ve uzlaşma sağlamayan bir başbakanın kime ne faydası var?

Aydınlık ve huzur dolu günler dilerim....

2 yorum:

  1. Namaz kıl sonra gençlerin üzerine gaz bombaları yağması için emir ver. Halkına çapulcu de. Hileyle kalabalıkları çoğalt. Metroları iptal et halk sefil olsun, yandaşlarına ücretsiz seferler düzenle. Seçimde hile yap. Çocukların senin pozisyonundan ötürü nemalansın. Milletin yatak odasına kadar gir. Basını tehdit et, senin yanında olanların vergi borçlarını sil, diğer basına reklam verdirtme. Bu mu müslümanlık? Bırakın ya namaz kılsa ne olur, kılmasa ne olur?

    YanıtlaSil
  2. ilhan bey, "Dervişin fikri neyse zikri odur" derler, adam derviş değil ki ne yapsın ? Yaptıklarıyla söyledikleri uyumsuz, ama tabii görmek isteyene...

    YanıtlaSil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac