Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



26 Mart 2013 Salı

Güle Güle Kilolar !

Beni tanıyıp bu siteyi okuyanların, başlığa güleceğinden eminim. Çünkü benim için slogan, "gelsin kilolar, gitsin kemik görünüm olmalı". Metabolizmama ve genetik mirasıma şükür 35 yıllık hayatımda asla kilolu olmadım. Sadece, avukatlık stajı yaptığım sene ideal kilomdaydım, sonrasında iş hayatı koşuşturma, evlilik derken ideal kilomdan da düştüm. Keşke bir şekilde ideal kiloma geri dönebilsem diyeceğim ama içinde bulunduğum yaşam şartlarında bu oldukça zor gözüküyor.

Her ne kadar genetik miras, metabolizmamın hızlı çalışması desem de sonuçta "yiyen insan kilo alır" gerçeği gözardı edilemez. Evet, bazı insanlar genetik olarak şişmandır, kolay kilo almaya meyillidir ama eminim bunun da önüne geçmenin yolları vardır. Ve bu yollar kesinlikle ölüm diyetlerine girmek, bir hafta agobun kazı gibi yiyip ertesi hafta sadece yeşil çay ve salataya talim etmek değildir.

Ukalalık gibi gözükmesin ama çevremde kilosundan şikayet eden çoğu kimsenin kendi durumuna (yaş, yaşam şekli, sağlık özellikleri vs) uygun beslenmediğini ve özellikle hareketsiz bir yaşam sürdüğünü üzülerek görüyorum.

Eğer insan; yakabileceğinden fazla hamur işi ve tatlı tüketiyorsa, fast food eğilimi varsa, yemek saatleri hep olmadık saatlerse, kendisine uygun hareketli bir hayat benimsemiyorsa "ne yesem yarıyor şekerim" dediğinde komik olmuyor mu sizce de?

Demek istediğim; kendimizi sevdiğimiz gıdalardan mahrum bırakmak değil, vücudumuzu tanıyarak, neyi ne kadar yememiz gerektiğini bilip ona göre hareket etmek ve mümkün olduğu kadar fiziksel aktivitede bulunmak. Fiziksel aktivite illa spor salonuna gitmek, hamster misali spor aletlerinde zıplamak da değil. Çocuğunuzla aktif olarak parkta/bahçede vakit geçirmek, ev işi yapmak, yakındaki markete arabasız gidip torbaları eve taşımak da hareket etmektir. Daha doğrusu hem hareket etmek hem iş bitirmektir.


Bir de arkadaş toplantılarında, davetlerde "hayır" demek gerekir ki, maalesef misafirperver Türk insanı bizler için bu büyük "hakaret" demektir. İnsanın, davet edildiği yerde hiçbirşey yememesi bence de çok ayıptır, ev sahibine saygısızlıktır, ama yediklerini sınırlaması ve bunu uygun bir dille açıklaması yeterli olmayacak mıdır? Yani bir dilim börek, azıcık salata ve ince bir dilim kek hem misafiri doyurur hem de ev sahibini mutlu eder öyle değil mi? Tabii amaç çatlamak ve çatlatmak değilse ....

Velhasıl yaz geliyor, sahiller eşofmanlı hanımlarla doldu taşıyor, televizyonlarda bikini diyeti önerileri gırla gidiyor. Hadi bu sene bir değişiklik yapalım ve diyeti hayatımızdan çıkararak, dört mevsim sağlıklı beslenmeyi ve sporu hayatımıza sokalım, ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac