Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



30 Haziran 2014 Pazartesi

Mutfağım ve Ben

Küçüklüğümden beri mutfağı severim. Bir evin en merak ettiğim yeri de mutfaktır. Öyle iştahlı, anacığımın deyimiyle "Agob'un kazı gibi yiyen" bir tip olmadım hiçbir zaman, ama lezzetli yiyecekler (ve içecekler), ön hazırlık safhasından başlayarak yemek pişirme işi, her zaman çok hoşuma gitti.

Babamın, küçüklüğüme dair anlattığı ve benim de gururla dinlediğim bir hikayem vardır. Annemle babam bir akşam domatesli, karidesli pilav pişirmişler ve iki yaşındaki bana yedirmişler. Ben, pilavı ayırmış karideslerin hepsini lüp lüp götürmüşüm, annemle babam da üşenmemiş saymışlar, tam 40 tane. Bizimkiler endişe etmişler tabii, 2 yaşında bir çocuk, kabuklu deniz mahsulü filan (e kardeşim panikleyecektiyseniz neden yedirdiniz :)) Hemen doktoru aramışlar (sene 80, sokağa çıkma yasağı var, tut ki zehirlendim, El Fatiha durumları), zehirlenir miyim, dokunur mu, alerji yapar mı vs onlarca soru sormuşlar kadıncağıza. Doktorum, gülmekle ve "çocuğunuzun harika ve yaşına göre sıradışı bir damaktadı var" demekle yetinmiş.

Küçüklüğüme dair en sevdiğim fotoğraflarım, annemle mutfağımızda çekilenler. Önlüğüm bağlanmış, önümde kurabiye hamuru, arkamda anneciğim, yoğuruyoruz da yoğuruyoruz. Biraz daha büyüdüğümde anneannemin evinde bezelye ayıkladığımı hatırlıyorum. Babaannemle dedemin, mutfaklarında imece usulü yemek yapmalarını seyrederken, bir gün kendi evimde kocamla böyle olmalıyız diye geçiriyorum içimden...

Her zaman ev yemekleri pişen bir evde büyüdüğüm için çok şanslı bir çocuk ve ardından gençtim. Annem iş dönüşü, mutfak alışverişini yapar, ellerinde poşetler yürüyerek eve gelirdi. Geliş saatlerinde cama çıkar beklerdim onu. Daha çalmadan kapıyı açar, elindeki poşetleri alır ve doğru mutfağa giderdim. Annemin yönlendirmesiyle, kaldırır, ayıklar, yıkar, doğrar ve akşam yemeği hazırlıklarına yardım etmeye çalışırdım. Lisedeyken, kış tatillerinde ya da (evdeysem)yazları akşam yemeğini tek başıma pişirmeye de çalışırdım. Klasik ev yemeklerinden bahsediyorum. Türlü, etli dolma, çorba....  gibi.

Büyük ölçüde bu yüzden, 97'de evimizin tüm mutfak işi bana kaldığında çok da bocalamadım. Dile kolay, başta öğrenciyken, sonra çalışırken, sonra evlendiğimde mutfak sorumluluğu tamamen bana aitti. Yani malzeme ne, ne yenecek, nasıl pişirilecek, mutfak alışverişi nasıl organize edilecek..... Yine çok şükür ki yardımcılarım her zaman oldu. Büyükbabam, yemek pişirmeyi bilmese de çok iyi bir yardımcıydı mutfakta. Karıştırır, ayıklar ve çok güzel çay demlerdi. Pişirmeyi bilmediğim tumturaklı yemekleri orduevlerinden ya da misafirhaneden, paket olarak alırdı. Kardeşim de eşim de ellerinden geldiği kadar yardım ettiler mutfak işlerinde. Ve şimdilerde Defne, küçücük taburesine tüneyip maydanoz ayıklamak, sebze/meyve yıkamak, bezelye ayıklamak işlerinde bir numaralı yamağım :)

17 senedir mutfaktayım ama pişirmediğim ya da tüm denemelere rağmen bir türlü başaramadığım ya da denemeye cesaret bile edemediğim onlarca yemek sayabilirim. Mesela reçel. Annem çok güzel reçel yapardı, ondan öğrenmediğime hayıflanırım hala. Ben birkaç kez denedim ve en son, tencerenin dibi temizlenmeyecek kadar çok tuttuğundan vazgeçtim, kayınvalideden geçiniyoruz. Ev yapımı salçalar, asla denemedim, denemeye de çekiniyorum, kayınvalideden geçiniyoruz. Elde açma yufka ya da börek, asla denemedim, deneyeceğimi de sanmıyorum. Zeytinyağlı dolma, bir kez denedim olmadı, bir daha da çok zor, en azından Defne büyüyüp çok vaktim olana kadar hayır....

Annemsiz mutfak denemelerimi hatırladıkça kimi üzülüyor kimiyse düşünüyorum. İlk mutfak yılımda, acaba başaracak mıyım diye telaşlanırken, "birkaç çeşit yap buzluğa at" demişti bir tanıdığım, "okuldan dönünce kolaylık olsun". Birkaç ay bunu yaptım, ama buzluktan çıkan yemekler asla "taze" yemeğin tadını vermiyordu, bu yüzden çabuk bıraktım bu yöntemi. Bir dönem, çok programlı takıldım. Mesela kıymayı çokça alır. Aynı gün bir kısmını kavurur, küçük kaplara bölerek dondurur, kalanını köfte yapıp yine dondururdum. Yemeği doğru yöntemde yapıp yapmadığımı da koklayarak anlardım, güleceksiniz ya da garipseyeceksiniz belki ama çıkan koku, bana doğru yolda olup olmadığımı gösterirdi, annemin yemekleri gibi kokuyorsa tamamdı. Neredeyse tüm boş vakitlerimi alırdı mutfak işi, ama yine de gocunmazdım, kendimi bildim bileli yemek pişirmek beni dinlendirmiştir.

O ilk yılların en büyük eksikliği internetti. Bilmediğim yemeklerin tariflerini sorarak ya da yemek kitap/dergilerinden öğrenebiliyordum, öyle resimli, videolu sanal bilgiye çabucak ulaşmak hayaldi. Bu yüzden internet benim için çok önemli bir bilgi kaynağı. Evet yalan yanlış, tutmayan bir dolu tarif var, ama temelde ne yapmanız gerektiği de üç aşağı beş yukarı internette mevcut.

Yeni tariflere ve lezzetlere de prensip olarak açık olmakla birlikte, genelde bildiğimden şaşmıyorum. Malzemelerin çok karmaşık olmamasına, uyumlu olmalarına dikkat ediyorum. Hele de Defne'den sonra.....

17 seneyi doldurmak üzereyken, gurur duyduğum şey şu ki, mutfakta mükemmel değilim, ama bence gayet iyi yemek yapıyorum. En azından kendi damak tadımıza, tüketim alışkanlıklarımıza uygun ve sağlıklı, mevsiminde.....

Siz de girin mutfaklarınıza, vakit ne kadar dar olursa olsun, en azından yumurta pişirin, makarna yapın, başında duramayacak haldeyseniz fırını devreye sokun ama bir şekilde evinizde sağlıklı yemekler pişirin, hiç kimse için olmasa bile kendiniz için.

Mutfak herşeydir, bir evi "yuva" yapan, insan topluluğunu "aile" olarak sofrada buluşturan temel harçtır. Kıymetini bilelim....          

2 yorum:

  1. Mutfakta olmak benim için de bir keyiftir ama vaktim bol olduğunda. Öbür türlü hep birşeyleri yetiştirme telaşında oluyorum zaman sıkıntısından. Yemek konusunda çok seçici bir evlat ve aynı oranda önyargılı bir baba ile çoğu zaman ne pişireceğimi şaşırsam da severim değişik tatlar denemeyi yine de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen Sessizce, "ev hanımı" olsam da madem evdeyim çocukla zaman geçirmeliyim prensibim yüzünden ben de acayip programlı olmaya çalışıyorum mutfakta. Benim de kızım ve eşim seninkilere benziyor, ah bana kalsa poğaçalar, kurabiyeler ama yiyen yok :( Makarnayı pek sevmeyen bir çocuk duydun mu hiç ? Teşekkürler yorumuna....

      Sil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac