Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



17 Eylül 2014 Çarşamba

Eylül'dür

Uzun bir aradan, ihmal edişten, kaçıştan, başka önceliklerden sonra tekrar merhaba sevgili okuyucu ! Geçen yaz, "internetsiz" olma azmi bu yazsa "paketimin erken bitmesi" nedeniyle internetten uzak, kendimle-düşüncelerimle- kitap ve bulmacalarımla içiçe bir yaz geçirdim. Ne buraya girdim ne takip ettiğim bloglara uğradım, umarım telafi ederim....

2 ayın ardından İstanbul'dayım tekrar. Kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşatan, kaos ve karmaşa şehrimdeyim. İlk kez bu dönüşümde, "acaba İstanbul diye çok mu ısrar ediyoruz" diye ciddi ciddi düşündüm, özellikle de Defne'nin son zamanlarda artan ve bizi alerji doktoruna sürükleyecek sebepsiz öksürüklerinden sonra... Neden İstanbul? Daha gişelere yaklaşmadan artan trafik, asık suratlar, üzerime çöken rutubet, sırtımdan akan terler, aheste beste yürüyüşlerimin koşar adımlarla değişmesi, nefesimin sıkışması..... Yine de sevdiklerimi barındıran vazgeçemediğim şehrim....

"Eylül" başlıklı bu yazımı aslında 1 Eylül'de yazıp yayınlayacaktım, tam da yazlığımız yavaş yavaş boşalırken, hava az da olsa serinleyip, ağaçlar farklı meyvelerde dolarken, eşimin son olarak bize katıldığı haftaları yaşarken. Kısmet bugüne, 17 Eylül'e, İstanbul'aymış...

Döndüğümüzden beri koşturmaca içindeyiz, hani geçen hafta kumsalda Defne'yle kabuk arayan ben, hani dili dışarda yuva saatlerine yetişmeye çalışan ben? Şikayetçi değilim, sadece kızgınım, hayatı bu kadar hızlı hale getiren bizleriz, bu şehri bu kadar yaşanmayacak hale sokan da bizleriz, neden değişmiyoruz?

İstanbul bir kenara, şimdilerde gözlerim dalarak hatırladığım ve gelecek sene tekrar yaşamayı dilediğim Eylül'ü anlatacağım....



Kuzey Ege'de Eylül hakikaten bir başka. Okulların açılmasına az kala yavaş yavaş boşalır yazlıklar. Evler birer birer kapanır. Hem hüzünlüdür bu gidişler hem güzel. "Gelecek sene görüşebilir miyiz?" merakını, "komşumun bahçesindeki incire dalmalıyım" telaşı alır. Hava daha bir serin olduğundan, kumsalda gölgeliklerde geçen zamanlar, yerini uzun akşamüstü yürüyüşlerine bırakır. Bu yürüyüşlerde, artık terk edilmiş evlerin bahçelerinde neler bulunmaz ki? Domates, biber, incir, üzüm hepsi "sertifikalı" olmasa da organik en azından ilaçsız, temiz sularla büyümüş, leziz.

Temmuz ve ağustosun kızgın güneşinden kurtulunca canlanan, mis kokan güzelim çiçekler.... Komşu bahçelerde son kış hazırlıkları, kurulan salçalar, kurutulan biberler..... Ve bülbüllerin şakıması, ağaçkakanlar, geceleri uzaktan göz kırpan tilkiler, sansarlar.....  
Arada bastıran yağmurlar, mis gibi toprak kokusu, manzaranın daha önce görmediğimiz haller alması..... En güzeli de sanırım Eylül'le gelen tenhalık. Daha az insan, daha az konuşma/soru/fütursuzluk/gereksiz merak, daha rahat davranmak.

Eylül güzeldi, Defne'nin son günlerdeki öksürükleri olmasa daha da güzeldi ama bu kadarı da nazarlık diyelim.

Biliyorum ki, yaz yine gelecek, bedenimi, yüreğimi ısıtacak, bana enerji ve sevinç aşılayacak.... Hepimize iyi sonbaharlar, kışlar.

İstanbul'lu okuyucularıma not: Beyoğlu/Odakule'deki Sahaf Festivalini gezmeyi unutmayın, 7 Ekim'e kadar devam edecek.... 

4 yorum:

  1. Defne'ye çok geçmiş olsun. Ben Bodrum'da yaşamaya başladıktan sonra şunu farketmiştim. İstanbul'da hızlı yaşanıyor. Yollarda işi olsun olmasın normal yürüyen yok. Hep koşturmaca. Arabalar bile daha sarı yanar yanmaz fırlıyor. Bodrum'da tam tersi. Dolmuşla giderken dolmuşu durdurup ilaç alıp gelenler elimde yük çok eve kadar götürüver diyenler. İlk başlarda çok yadırgamıştım. Eylül nedense hüzünlü bir aydır. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Sahaf Festivalinin 20 Eylülde başlayacağına dair mesaj gelmişti. Ben zaten oradan çıkmıyorum son senelerde. :))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler İlhan Bey. Dönüşümüzün ilk iki gününde, trafikte 3 kez eziliyordum desem? Hakikaten inanılmaz bir hız var bu şehirde. Festival bugün başladı, sabah erken gittiğimde standlar yeni yeni açılıyordu, çok güzel kitaplar/dergiler/plaklar bulacaksınız, biliyorsunuz. Sevgiler,

    YanıtlaSil
  3. Istanbul'dan kaçmak için en uygun yer bence Izmir. Izmir'den kacilacak en guzel yer de Urla sanki. Hem sehir ici de hem disinda. Istanbul dan direkt urla yaparsan sıkılır geri do ersin ama arada bir kac yil Izmir yaparsan kendin de yavasliyorsun. Bekleriz efendim. 7 Ekim de Istanbul da olacagiz umarim son gune yetisiriz

    YanıtlaSil
  4. Selam Tunç, İzmir'e yerleşip pişman olan duymadım henüz :) Sanırım bunda eşinin payı çok büyük. Urla'ya hiç gitmedim, İzmir'e birkaç kez gittik, hakikaten yaşanılası ama yazın çok sıcak diyorlar. Gelirsek mutlaka ararım, birlikte gideriz Urla'ya hem afacanlar da tanışmış olur. Sevgiler,

    YanıtlaSil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac