Sevgili İştahsız Çocuk Annesi,
Küçük İştahsızım yazımda söylediğim gibi, ben de sendenim. Bu yazıyı okurken bil ki, ben bu işin bilimsel anlamda uzmanı değilim. Sadece, öncesinde iştahsız bir bebek şimdilerdeyse eskisine göre daha iyi yiyen ama yine de iştahsız bir çocuk annesiyim. Burada yazdıklarım kendi naçizane tecrübe ve tavsiyelerim, en iyisini sen ve çocuk doktorun bilir...
KABULLEN: Evet, maalesef bizler "verdi mi yiyen, aç oldu mu ortalığı yıkan" çocuk/bebek annelerinden değiliz. İşimiz zor, bol sabır ve sebat gerektiriyor. Çok şükür ki, yine de sağlıklılar ve varlar. Ve emin ol bu durum geçici. Defne şu an 2 yaşında, yaşıtlarına göre yine az yemek yiyor ama aç olduğunda en azından bunu bana söylüyor ve bir şekilde eskisine göre daha fazla yiyor. Yani şans rüzgarı bir gün senin de arkandan esecek, bunu sakın unutma, güçlü ol.
GENETİK FAKTÖRLERİ AKLINDAN ÇIKARMA: İştahsızlık genetiktir. Sen ya da eşin iştahsız mısınız? Ya da küçükken öyle miydiniz? Eğer yanıtın evetse, suçlu tamamen genler.
YARDIM İSTE: Yemeyen bir çocuğa/bebeğe yemek yedirmeye çalışmak bence Çin işkencesinden farksız. Bu yüzden yıpranmaman için mutlaka sana destek olabilecek birilerini bul, bırak birkaç öğünü onlar yedirmeye çalışsın. Sen kenara çekil, hatta mümkünse evden uzaklaş. Zaten sen olsan da olmasan da yiyeceği varsa yiyor yemeyeceği varsa da yemiyor öyle değil mi? En azından birkaç öğün bu sıkıntıdan uzak kalmış olursun. Burada tek önemli olan, yemek yedirecek kişiye güvenmen. Çocuğu zorlamaması, onu ağlatmaması konusunda mutlaka tembihle ve emin ol.
FİZİKSEL GÜÇ KULLANMA: Ne kadar iştahsız olursa olsun, ağzını zorla açıp, kollarını kıstırıp zorla yemek yedirme, onu kusturma. Empati yap. Yemek istemediğin zamanlarda senden daha iri birinin, güç kullanarak sana zorla yedirdiğini düşün. Üstelik bu şekilde zor kullanmanın ilerde psikolojik sıkıntılara yol açabileceğini de aklında bulundur.
OYUN SERBEST : "Ben çocuğuma oyunla yemek yedirmiycem" inadını bir kenara bırakan ve Cem Yılmaz'a taş çıkaran performanslar sergileyen bir anne olarak söylüyorum ki; oyun oynatıp, kitap okurken yemeleri daha kolay oluyor. Mama sandalyesine koyacağın sesli bir kitap ya da oyuncaklarla meşgul olurken ona yemek yedirmen daha kolay. Bırak böyle olsun, emin ol bu durum da sonsuza kadar sürmeyecek.
DOKTORUNA GÜVEN: Çocuk doktoruna güven. Eğer güvenmiyorsan ya da çözüm üretmekte zayıf kalıyorsa bir başka doktora git, ama neticede mutlaka sonsuz güveneceğin ve seni destekleyecek bir doktorun olsun. Defne'nin ilk doktoru "zamanla düzelir, kendi haline bırakın"cı biriydi, evet bu da bir seçimdir ve doğru olabilir ama bence doktorların işi çözüm üretmektir, oluruna bırakmak değil. Defne'nin 9 aylıkkenden beri devam ettiğimiz doktoru ise çözüm üreten bir doktor. Özellikle pişirme teknikleri (içine dereotu koy vs), beslenme saatlerinin ayarlanması (sık mı besliyorsun, araları aç vs) konusundaki tavsiyeleri sayesinde bugün, eskisine nazaran daha fazla yiyen bir çocuğum var. Ona çok şey borçluyum ve sonsuz güveniyorum.
BOY/KİLO DENGESİNE DİKKAT ET: Bilinen gerçektir ki, boy uzaması her zaman kilo almadan daha değerlidir. Çünkü insan makarnayla da kilo alır ama gerçek anlamda beslenmeyeceğinden boyu kısa kalır. Çocuğun boyu düzenli olarak uzuyorsa endişe etme, tabii bunu doktorun söyleyecek.
KAN DEĞERLERİ NASIL? KONTROL ETTİR: Demir eksikliği iştahsızlık nedenlerinden biri. Bu yüzden doktorunu, kan testi yaptırmanız konusunda yönlendir. Sonuca göre, doktorunun vereceği basit bir demir takviyesi, iştah konusunda harikalar yaratmayacak olsa da, en azından faydalı olacaktır.
ASLA ABUR CUBUR VERME : Açlıktan öleceğini bilsen de sakın çikolata, pasta, cips gibi abur cuburlar verme. Maalesef bir kez o tadı aldılar mı, alıştırlar mı asla vazgeçmiyorlar.
PİŞİRDİĞİN YEMEKLERDE FANTAZİ YAPMA: Bildiğimiz, standart yemekleri pişir. Asla fazla uğraşmalı, dolambaçlı yemeklere girişme. Çünkü çocuğun yemesinde senin ne kadar uğraştığının, emek harcadığının önemi yok. Açsa ya da tadını beğeniyorsa yer, yoksa biliyorsun ki lokma yemez. Bu yüzden, "x yatağında z" gibi ciks yemeklere hiç girişme. Bildiğimiz kıymalı mercimek, sulu köfte gibi yemekleri pişir. Çocuk önce standart tatlara alışsın, emin ol bir gün sıra diğerlerine de gelecek.
YEDİKLERİNE ODAKLAN : İştahsız çocuk annelerine gelen en büyük eleştirilerden biri; "sen bütün tabağı bitirsin istiyorsun" lafıdır ve maalesef bu bir noktada doğrudur. Bu yüzden her akşam yatarken, o gün çocuğun "ne yediğini" düşün, hesapla. Ne yemediğini kafana takma. Göreceksin ki, bir şekilde "doyacak kadar" yemiştir.
ASLA KIYASLAMA : Kardeşinin ya da komşunun çocuğu bir oturuşta koca bir şeftaliyi bitirebilir ya da ıspanağını iştahla yiyebilir. İlk maddede söylediğim gibi KABULLEN. Senin çocuğun da böyle. Sonuçta tüm insanlar tek tip değildir öyle değil mi?
TUVALET FAALİYETLERİNİ GÖZLEMLE: Çocuğunun günde kaç kez büyük tuvalete çıktığını, tuvaletinin kıvamını takip et. Kabızlık da iştahsızlığa neden olabileceğinden, bu konudaki en küçük tereddütünü doktorunla paylaş.
NASIL PİŞİRİYORSUN? Çocuğun için pişirdiğin yemeklerin tadına bak. Sence lezzetliler mi? Lezzetsiz bulduğun bir yemeği ona yedirmeye çalışman, sence de imkansız değil mi? Biraz tuz ekle, ne bileyim maydanoz/dereotu/ nane vs baharatları kullan, belki ekşi seviyordur küçük afacan, azıcık limon sıkıver. Denemekten asla vazgeçme ve küçüğün ağız tadını yakalamaya çalış. Çocuğun ya da bebeğin hangi ayda ne yiyebileceği konusunda mutlaka doktoruna danış.
KULAKLARINI TIKA: Çok zor biliyorum ama etraftan gelen, "ay ne kadar zayıf" "yemek yedirmiyor musunuz buna" gibi sözleri duymamaya çalış. Hatta münkünse bu sözleri sarf edenleri hayatından çıkar ya da az görüş. Bu zor döneminde sana destek olacak, moral verecek birilerine ihtiyacın varken, seni savunma yapmaya mecbur bırakan ya da kendini yetersiz hissetmene neden olan kimseleri hayatında tutmak zorunda değilsin.
UYKUYA DİKKAT : Yine tecrübemle sabit ki, uyumayan ya da az uyuyan çocuk/bebek zor yiyor. Bu yüzden uykusunu aldığından emin ol ve uyku düzenini sağlamaya/korumaya çalışırken engel tanıma, sabırlı ol.
Kolaylıklar dilerim.....