Kendimi bildim bileli müziği çok ama çok severim. Küçücükken şarkı söylerken, dayımın sesimi kayda aldığını ve bana dinlettiğini çok net hatırlıyorum, hatta beğenmediğim zaman ondan yenilemesini istediğimi de. Mikrofonlu fotoğraflarımda ne kadar ciddi çıktığımı da söylemeden geçemeyeceğim, komik ama gerçek.
Müzik benim için güzel bir hobi aynı zamanda, amatör olarak piano çalıyorum, okul yıllarında öğrendiğim blok flüdü de halen çalabiliyorum.
Lise yıllarımda(90'ların ilk yarısı) uyanır uyanmaz MTV'yi açardım. O zamanlar şimdikinden farklı olarak daha kaliteli yayın yapardı. Çirkin görselli çizgi filmler yerine popüler şarkıları, klipleriyle birlikte yayınlardı. Bayılırdım ! Yine, gece yarılarına kadar kulağımda walkman'im müzik dinlediğimi, kasetlere şarkı çektiğimi bunlardan çok keyif aldığımı unutamıyorum.
İlkokul yıllarımda favori filmlerimden biri "The Sound of Music"ti. Türkçe'ye, konusuyla asla bağdaşmayacak şekilde "Neşeli Günler" olarak çevrilen bu filmi belki milyon kez aynı tutkuyla seyrettiğimi, aynı sahnelerde gülüp aynılarında ağladığımı biliyorum. Yıllar sonra, bu filmi tam da unutmuşken, ABD'deki bir akrabamız tesadüfen bana filmi göndermez mi? Ve yıllar sonra seyredip aynı tadı almaz mıyım? O zaman Defne'ye hamile bile değildim ve içim çok burulmuştu. Bir gün çocuğum olursa mutlaka müziği sevsin istemiştim. Çünkü müzik, hakikaten de ruhun gıdası. İnsana duygu katıyor, kimi neşelendiriyor, kimi ağlatıyor velhasıl insanın içini dışına döküyor bence.
Hamileyken o kadar yoğun çalışıyor ve eve o kadar yorgun geliyordum ki, öyle müzik dinleyim /bebeğe dinleteyim yapamadım hiç. Zaten erken doğum yapınca da müziğe zaman kalmadı, büyük hataymış.
Çok şükür ki bu eksiği sonradan tamamlayabildim ve Defne tam bir müzik sever oldu. Nasıl mı?
İlk etapta, gayet uykusuz olan küçük meleğimi oyalamak için başvurdum müziğe. Onu sallanan iskemlesine koyup pianomun yanına yerleştirir, hafif parçalar çalardım. Asla uykuya dalmaz, pür dikkat ve sıkılmadan dinlerdi, sanırım 3 aylık civarındaydı.
Sonralarında Defne'yi uyutmak için müziği kullandım. Doğum hediyesi olarak verilen "Best of the Best Collection Beautiful Babies" CD'leri oldukça işime yaradı. D&R'da satıldığını öğrendiğim bu çift CD'li seti tavsiye ederim.
Defne büyüdükçe müzik dinlemeye devam ettik. Arabesk, metal gibi müzikler yerine klasik müzik, Türkçe pop (Erol Evgin gibi kaliteli sesler), yabancı pop (Abba gibi klasikler) dinlemeyi tercih ettik. Şarkılar eşliğinde dans etmesi görülmeye değerdi. Büyüdükçe müziği anlaması, müzik dinlemek istediğini ifade etmesi de gelişti.
Bundan bir ay kadar evvel ona Çocuk Şarkıları CD'si aldım. Resmen bayıldı, hatta diyebilirim ki bir süre diğer tüm müzik türlerinin pabucu dama atıldı. Çocuk şarkıları CD'sini günde 5 kez dinler hale geldik. Kabul ediyorum ki baydım, mideme ağrılar girmeye başladı ama sonunda değdi. Çünkü Defne 2 yaşına basmadan, az buçuk da olsa çocuk şarkılarını söylemeye başladı. Başta sadece ben ve babası anlıyor olsak da, bakıyorum artık onu dikkatle dinleyen tanıdıklarımız da anlam çıkarabiliyor. Diğer CD'lerde çalan müziklerin sözlerini benimsemeyen Defne'nin çocuk şarkılarını benimsemesi ve söylemeye çalışması çok ilginç ve doğal, değil mi?
Şimdilik favorileri ve bence gayet anlaşılabilir söyleyebildikleri; "Ali Babanın Çiftliği" (ayi baba çiffik, kedi vaaa, miya miya şeklinde), "Fış Fış Kayıkçı" (hış hış kaıştı, kaıştı küeeee, akşama böreeee şeklinde) ve "Mini Mini Bir Kuş Donmuştu (bu şarkının sadece "ellerim boş kaldı" kısmını ellerini göstererek söylüyor)".
CD'yi seçerken, şarkıların çocuklar tarafından seslendirilmesine dikkat ettim. İstedim ki kendisininkine benzer seslerden dinlesin. Belki benimseyip eşlik etmesi bundandır.
Velhasıl diyorum ki, müzik dinleyin-dinletin. Hem evinize renk gelsin hem de bu soğuk kış günlerinde evde ne yapacağız diye düşünmeyin. Miniğin, televizyona çok iyi bir alternatif olduğunu unutmayın.
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder