Dilerim bu yazım, uzunca bir süre için yazdığım son siyasi içerikli yazı olur. Ben yakınmaktan, takipçiler okumaktan (ya da okumayıp es geçmekten) bıktık usandık amma velakin ülke gündemi son sürat, takip edemediğim bir hızda değişiyor....
Bu pazar seçimler var. Cümleten sandık başında olacağız. Defne hatun, bu kısacık hayatında ikinci kez sandık başına gidecek, artık büyüdüğü için, çok kalabalık olmazsa zarflarımızı kutucuklara atmakla görevlendireceğiz onu vs vs derken.....
Yıl 2009, ortada Defne'nin d'si yok, sadece anne olma hayalim var. İşyerimde günlük telaşlara kaptırmış giderken, insan kaynaklarından çağrılıyorum. Hayırdır inşallah demeye kalmadan elime bir kağıt tutuşturuyorlar, 2009 yerel seçimlerinde evimize çok yakın bir okulda "bağımsız üye" sıfatıyla görevlendirilmişim. Hopppalaaa !!! Ben ki, apolitik, ben ki tüm partilerden, siyasetten nefret eden, bu tür işlere bulaşmayan yarı işkolik yarı evkolik insan, sandık başında ha??
Eyvahlar olsun, nasıl yırtarım, nasıl kaçarım diye araştıra araştıra, sonunda başıma geleni çekeceğim mantığıyla bir sabah ansızın kendimi görevli olduğum sandığın başında buluyorum. (bugün olsa, Defne olmasa koşa koşa yerine getirirdim bu görevi, demek 5 yılda insanoğlu nasıl değişime uğruyormuş)
Görev öncesi ne bir kitapçık ne bir anlatım, e sandık görevi nasıl yerine getirilecek hiçbir önbilgi almadan klasik Türk usulü damdan inme verilen bu görevi, "avukat" olma bilinci ve hukuk yalamışlıkla yerine getirebileceğimi umuyorum.... ama heyecanlıyım da.
Önce sandıktaki diğer görevlilerle tanışıyorum, sandık başkanı hariç hepsi partili. Sandık başkanımız okuldaki öğretmenlerden biri. Sabahın erken saatlerinin tenhalığı öğlene doğru yok oluyor. Gelenlerin nüfus cüzdanlarını alıp önümüzdeki listelerle karşılaştırıyoruz, sonrasında mühür ve zarflarını vererek perdeli bölmelerin arkasına gönderiyoruz. Acele yok, sırayla, yavaş yavaş.
Bu sırada karnı burnunda bir hanım eşiyle kapıda beliriyor. Sandık başkanıyla bakışıyoruz ve sıranın önüne alıyoruz karı kocayı. Var mısın zor durumdakine öncelik tanıyan, kapıda duran bir erkek ve bir kadın seçmen hemen itiraz ediyorlar. Tiplerinden de belli zaten. Evet insanları dış görünüşleriyle değerlendirmemek lazım ama hep o malum tiplerdir benim gördüklerim. Bağırış çığrış derken ben de sesimi yükseltiyorum, aslında hiç bana göre değil kavga etmek ama işte hakim olamıyorum kendime. Derken olay kapanıyor, hamile kadın ve eşi oy verip gittikten bir süre sonra sıra itiraz sahiplerine geliyor, gayet asık yüzleriyle ve "ah bir tenhada kıstırsak seni" bakışlarıyla oylarını kullanıyorlar. (Ve sayımda bizim sandıktan çok çok radikal bir partiye iki oy çıkıyor, kimin attığından adım gibi eminim....)
Öğlen vakti, sandıktaki partili görevlilere, kendi partilerinden kumanyalar geliyor. Sandık başkanı öğretmen hanımla bana soran yok, aç mıyız susuz muyuz hiçbir "parti"nin umrunda değil. Ahan da işte nasıl da haklıyım, sade vatandaşın mağduriyeti sandık başına bile böyle yansıyor işte. Partililer birbirini doyururken, biz bağımsız iki kişi aç ve susuzuz neyse şimdi hatırlayamıyorum ama bir şekilde buluyoruz birşeyler, böyle olacağını bilseydik evden getirirdik diyoruz birbirimize.
Sandıkta bundan başka hadise yaşamıyoruz. Çok çok yaşlı bir amcanın yakınlarının kollarında zar zor oy vermeye gelmesi beni duygulandırıyor, vatandaşlık bilincini son nefesine kadar yaşatmak gerekir diyorum kendi kendime...
Neyse oy verme zamanı bitiyor, zaten bekleyen de kalmamış. Sandığı kapatıyoruz ve sayıma geçiyoruz. Tüm göverliler olarak birlikte açıyoruz sandıkları, sırayla. Önce parti bazında oyları ayırıyoruz, geçersizleri ayıklıyoruz, ardından sayıyoruz, sağlamasını yapıp notlar alıyoruz. Bu iş uzunca bir süre böyle devam ediyor. Yerel seçim olduğu için açılacak çok sandık, sayılacak çok oy var. Büyükşehir ayrı, yerel belediye ayrı, muhtar ayrı, ihtiyar heyeti ayrı vs derken canımız çıkıyor. Gece yarısına doğru tutanakları tutuyoruz, imzalıyoruz, sandıkları mühürlüyoruz, sandık başkanı hanıma teslim ediyoruz ve o, diğer sandık başkanlarıyla birlikte özel araca bindirilip merkeze götürülüyor. Bizler de ayrılıyoruz.
Sayım esnasında, kendi aramızda uyumsuzluk yok. Dışarıdan müdahale olması zaten yasak. Birileri gelip uzaktan seyredebilir ama sayım işlemini sandık görevlileri dışında kimse yapamaz, fikir beyan edemez. Allah'tan bu tip hadiseler çıkmıyor, 2009'da önemli olan hamile kadın ve kocasına öncelik tanımak olmuştu, bu sene sandıklarda neler olacak bilemiyorum artık.
Bugünün gözüyle baktığımda, artık apolitik değilim, Defne olmasaydı ya da daha büyük olsaydı kesinlikle sandık gözetmeni olmak için başvururdum bundan eminim. Ve şunu biliyorum ki, sandıklarda doğru sayım yapılıyor ama önemli olan bu sayımların sisteme aynen işlenmesi. Sandıklarda her partiden üye var, dolayısıyla usulsüzlük yapmak çok zor. Ama sandıklar yola çıktığında, merkeze götürülürken ya da tutanaklardaki oy verileri genel sisteme işlenirken olacakları garanti etmek gerekiyor. Bunu için sanırım şöyle bir yöntem var; akşam asılan listenin fotokopisini alıyorsunuz ya da fotoğrafını çekiyorsunuz ve sonrasında seçim kurulunca o sandık için açıklanan verilerle karşılaştırıyorsunuz. Asıl yapılması gereken can alıcı işlem bence bu. Bir de, bağımsız adaylara önceden eğitim vermek gerekir, öyle "sen sandıkta görevlisin" demekle olmaz bu işler, bir insan yapacağı görevi bilmeden nasıl hareket edebilir? Üstelik tüm ülkeyi ilgilendiren böylesine kritik bir görevi nasıl layığıyla yapabilir?
Önceki seçimlerde elektriklerin kesilmesi ya da içi oy dolu sandıkların boş arazilerde bulunması hepimizim malumu.....
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hay aklınla bin yaşa :) ben bizim sitede kurulan sandıkta görev yapacağım. Seçim sonucunu fotoğraflarım sonra da kontrol ederim dediğin gibi :) var mı başka aklına gelen? Paylaşalım bu bilgileri lütfen.
YanıtlaSilSelam Sütlü Kahve, verilerin doğru işlendiğini kontrol etmek en güzel çare. Fotoğrafında tarih ve saat ayarı da olmalı bence, bir de tutanakları herkes imzaladığında nihai hallerinin fotoğrafını çek. Sanırım internet üzerinden de sandık bazında açıklanıyormuş çıkan sonuçlar. Uyumsuzluk olduğu durumda da sanırım en iyisi yüksek seçim kuruluna ve elindeki listede en çok oy almış partiye başvurmak olabilir ki saman altı edilmesin (gerçi kimi kime şikayet edecen bacım?) Oy ve ötesinin bu konuda daha detaylı bilgilendirmesi olabileceğini de düşünüyorum benimki tamamen 2009 tecrübesi...
YanıtlaSilBir de, oy pusulasına mühür bastıktan sonra mühürlü kısım yukarda kalacak başka yerle temas etmeyecek şekilde oy pusulası katlanmalı ve mühürlü kısım dışa bakacak şekilde zarfa konmalı. Çünkü tek bir yerde mühür olması gerekiyor, çift mühür, silik ya da yansıma bile olsa geçersiz demek. Bunu da bıkmadan seçmene tek tek anlatmak lazım.... Ayrıca zarfları ıslatıp kapamasınlar, içe kıvırsınlar ki açmanız kolay olsun.... Gece gece neler geldi bak aklıma.....
YanıtlaSilYok yok çok önemli bilgiler bunlar benim için. Çok teşekkür ederim.. İnşallah yarın kazasız belasız atlatırız şu işi. Ben biraz da asabiyimdir yani problem çıkaranın alnını karışlarım vallahi :) Sıkıntısız bitiririz de vicdanım rahat yatarım yarın inşallah. Bir de sonuçlar bizim istediğimiz gibi olursa deymeyin keyfime ondan sonra :)
YanıtlaSilUmutsuzum diyorum ama içten içe umutluyum biliyorum.... Pazartesi yazım kafamda, kazansak da kaybetsek de :)
YanıtlaSil