Bugün akşam üzeri basına yansıyan son gelişmelerin ardından iyice sıyırmış olacağım ki, eşimin akşam eve gelmesini, gelip de Defne'nin başında durmasını iple çektim. Akşamın o saatine kadar da tüpçüyü, sucuyu organize edip, alışveriş listemi hazırladım. Ateşlenmeye hazır roket gibi bekleyişim eşimin eve gelmesiyle sona erdi ve ben apar topar, saç baş bir yanda, sapsarı bir benizle markete yollandım.
Marketin girişinde, eski işyeri servisimden çok sevdiğim iki arkadaşıma rastladım. Sarıldık, öpüştük derken Defne'nin resmini göstermem, kızların miniğime bayılmaları, hepimizin kendimize göre fiziksel değişimlerimizi fark etmemiz vs laf lafı açtı, gündeme geldi konuşmalarımız. Yarı fısıldar konuşurken yaşlıca bir amca konuşmaya dahil oldu, son çıkan tape ve yasaklama, borsa düştü, dolar euro fırladı filan, bu arada kendimi tutamadım, içimdekileri birbir döktüm ortalığa. Apar topar, neredeyse ev kıyafetlerimle markete yollanmamın nedeni, bir şekilde evden çıkamayacak duruma gelirsek bir hafta 10 gün kadar yiyecek içecek birşeylerimiz olsun kaygımdı.
Normal şartlarda aklı selim bir insanımdır, ama bu kez kendim de kendime şaşırmıştım işte. Sonuçta "hayal" bile etmediğim, "doğru olmaması için" içten içe dua ettiğim son tape'in gerçek olma ihtimalinde ya da Ahmet Hakan'ın "iç savaş çıkabilir" gibilerinden bir yazısını okuduktan sonra ve seçime 3 gün kala artık harap olan sinirlerim beni bu hale getirmişti. Defne'nin yine hasta olmasını, bu son haftayı eve tıkılı geçirmemi ve çok sevdiğim Muhteşem Yüzyıl'ın da artık "alın şunun kellesini" içeriğine bürünmesini saymıyorum tabii :)
Konuşmaya dahil olan amca, gayet endişeli ama bir o kadar da hak verir bir ifadeyle, "bana gençliğimi hatırlattınız, annem de dönem dönem beni bakkala yollar, aman evladım ortalık karışabilir diye türlü türlü erzak aldırırdı" demesin mi? Üstüne de "sizi bu yaşta bunları düşündürenler utansın" demesin mi? Hiç tanımadığım, hayatımda ilk kez gördüğüm bu adam beni yürekten anlamıştı işte ve delirdiğimi düşünmemişti bile.
Yıllar sonra arkadaşlarımın beni yarı deli bir halde görmeleri mi, görüp de konuştuktan sonra hak vermeleri mi, yaşlı amcanın anlattıkları mı, markette alacağım bisküvi paketlerindeki "GDO" lu mısır içeriklerinden tiksinmem mi, eve dönünce eşime evimizde yasaklı yayın olup olmadığını sormam mı, nereden devam etsem, nasıl bitirsem bilemiyorum....
Söyleyebileceğim son şey şudur; bu, "ben" değilim, olmamalıyım, bu kadar endişe, bu kadar telaş, bu kadar belirsizlik, güvensizlik, çivisi çıkmışlık fazla. Artık yüreğim yeni tape'leri, video'ları, yasak'ları, seçim propagandalarını kal-dır-mı-yor.
İşte bu yüzden evdeki tüm elektronik aletlerin fişini çekip, beynimi de rafa kaldırmak istiyorum. Lakin huyum kurusun, merakım buna izin vermiyor.....
Sözün kısası, ey okuyucu bir plan yap. Olmaz deme, olmaz olmaz. Mesela mutfak tüpünü yedekle (biliyorum pahalı ama seçimden sonra zam gelecek diyorlar), aynı şekilde içme suyunu ve temel gıdalarını da birazcık stokla, çamaşırlarını yıka, varsa arabana benzin doldur, ecza dolabını gözden geçir, çocuğun varsa elektrik kesintisinde onu oyalamak için alternatifler düşün ....vs vs.
Tüm bu yaşadıklarımın ardından, eşimin güzide lafı akşamıma noktayı koydu; "kendini bu kadar paralamasaydın keşke, Defne zaten yemiyor, 1 hafta açlığa dayanırdı".
Haydin iyi geceler Türkiye'm .......
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Benim babam da her gün bizi arayıp eve konserve, kuru gıda depolamamızı söylüyor. Ben inatla yapmıyorum. İnanmak istemiyorum çünkü... Kendimce çağırmak istemiyorum böyle bir şeyi.. offff offf ne hallere düştük...
YanıtlaSilYanlız olmadığımı bilmek çok iyi geldi.... Arasıra baba sözü dinlemekten zarar gelme diyo yarınki sandık görevinde başarılar diliyorum :)
YanıtlaSil