Genel seçim havasına bürünmüş yerel seçimler sonunda bitti, sonuçlar açıklandı, öyle böyle derken durum ortada, tekrar yazmama gerek yok. Hazır seçim yasakları da sona ermişken ve en azından belirsizlik ortadan kalkmışken hissiyatımı açıkça yazabilirim artık.
Ben, bir istisna hariç tüm seçmen hayatım boyunca yaptığım gibi yine CHP'ye oy verdim. Bunun nedeni, klasik "oylar bölünmesin" niyetimdi, yoksa CHP'ye, izlediği politikaya, vaadlerine inanmışlığım, bağlanmışlığım, bayıldığım yok. İtiraf edeyim, seçim sonuçları beni üzmedi, şaşırtmadı. Zaten beklediğim sonuçlar çıktı sandıklardan, açıkçası AKP'nin oy oranında da çok büyük bir düşme beklemiyordum. Nedenlerine, sonuçlarına ve düşüncelerime gelirsek:
Bizim evde televizyon seyredilmez pek, bu yüzden CHP'nin ve AKP'nin seçim reklamlarını çok son dakika gördüm. Hani tüm adayların birlikte şarkı söyledikleri ve diğerinde yere düşen bayrağın kaldırıldığı reklam. Partilere odaklanmayıp reklam içeriklerine baktığımda beni can evimden vuran tabii ki AKP'nin reklamıydı. Bu topraklar maalesef huzurla şarkılar söylenen topraklar olmadı hiçbir zaman, hep savaş, gözyaşı ve acı oldu buralarda. Ve işte o an kendi kendime "bitti bu iş" dedim.
Ben, insan olarak gözlemciyimdir, analizciyimdir, az konuşurum çok dinlerim, ağızdan laf almayı, niyetimi göstermeden niyeti anlamayı çok güzel hallederim (evet bu konuda mütevazi olmayacağım). Hiçbir zaman kendi gettolarımda yaşamam. Temas ettiğim farklı kesimlerden bir dolu insanın AKP'yi desteklediklerini içten içe, dıştan dışa fark ettim, ediyorum. Aynı şekilde facebook hesaplarına misafir olarak girdiğim, bloglarını okuduğum bir dolu insanın kafasındakini de analiz ettim. Sonuç AKP'ydi.
AKP'ye oy veren kesimin en nefret ettiği şey; kendilerine "koyun, makarnacı, vatan haini, böcek kafalı .... vs." yakıştırmalar yapılması. Sırf bu yakıştırmalara inat AKP'ye oy veren var. Çünkü adam, hakaretten bıkıyor ve sandıkta şunu göstermeye çalışıyor "sen, beni saymıyorsun ama neticede ben kazanacağım" ve sonuçta kazanıyor. Karşı kesim de kızma birader oyununda kaybeden çocuk gibi mızıklanıp, hakaret etmekle kalıyor. İşte bu yüzden hakaretamiz sözler bir kenara bırakılmalı.
AKP'ye oy veren kesim, sanıldığı gibi eğitimsiz, bilgisiz, çaresiz değil tamamen. Üniversite yıllarında sınıf arkadaşım olan hali vakti gayet yerinde avukatlar, çeşitli kademelere gelmiş savcılar vs bir dolu mürekkep yalamış insan oyunu AKP'den yana kullandı. Bu yüzden "eğitim şart" edebiyatı da çok fazla işlemiyor, Erbakan hocanın profesör olduğunu hatırlatmanın da zamanı geldi sanırım :)
AKP'ye oy veren kesim, sadece muhafazakarlar değil. Tepki oyları da alıyor AKP. Muhalefet partilerinin anlamsız şekilde birbirini yemesinden bıkan, "lafa değil icraata bakan" bir dolu seçmen de var aralarında. Son olarak Bahçeli'nin CHP'ye bir müdahalesi vardı, "Bozkurt işaret öyle yapılmaz" diye. Şimdi otusunlar, bozkurt işareti nasıl yapılıyormuş tartışsınlar.
AKP'ye oy veren kesim tamamen, yolsuzlukları desteklemiyor ya da yolsuzluklara karşı değil. Oy verenlere, çıkan kasetler, görüntüler söylendiğinde verdikleri cevap "önceki iktidarlar da yedi, bunlar en azından hizmet ediyor, biraz da bunlar yesin" oluyor. Reklamlardaki gibi sadece icraata bakıyorlar. Ya da bunların yalan olduğuna inanıyorlar.
En can alıcı noktaları "açılım". AKP'ye oy verip, vatan bütünlüğünü, şehit-gazi hakkını biraz düşünen bir gruba, açılım nedir, AKP doğuda neler vaad ediyor dediğinizde işte buna cevap veremiyorlar. Çünkü onlar da bilmiyor, bir kısmının içine sinmiyor olanlar. Ama orada da şöyle teselli buluyorlar; "Açılım ne olursa olsun, en azından şehit cenazeleri gelmiyor." Hatırlarsınız birileri demişti - ne zaman ki Ataköy Camii'nden şehit cenazesi kalkar işte o zaman terör biter- diye. Bilmem ne anlatabildim ?
AKP'ye oy verenlere en son söylenebilecek ve ikna edilebilecek nokta Atatürk ilke ve inkılapları. Benim analizime göre bir çoğu bunları desteklemiyor bile. Çok üzülerek söylüyorum, benim latin harfleri inkılabnı desteklemeyen avukat arkadaşım var. Erdoğan'ın seçim öncesi söylediği gibi "10. yıl marşı karın doyurmuyor."
Bu kesimi,
- yolsuzluk kasetlerinden çok (afedersiniz) seks kasetleri etkiliyor. Baykal hakkında çıkan bir tek seks kasedi sonrası neler olduğunu unutmayalım.
- "kızlı erkekli", "benim türbanlı bacım", "camide bira içtiler" edebiyatı etkiliyor.
AKP'ye oy veren kesim, 28 Şubat'ı unutamıyor. 28 şubat, getirilen tedbirler, türbanlı kızların kapı önlerinde ağlamaları hafızalardan silinmedi, o süreçte yaşananlar bu kesime çok büyük bir dert oldu ve çok tepkililerdi. Şimdi sıra onlarda, dolayısıyla ellerinden geldiğini ardlarına koymayacaklar.
Dolayısıyla AKP'nin "benim türbanlı bacım" edebiyatı hala ve hala çok güzel prim yapıyor. Bu kesime oy verenler, CHP iktidara geldiğinde 28 Şubat sürecini ve hatta daha kötüsünü yaşayacaklarına adları gibi eminler. İşte bu yüzden "gemicikler, "kasetler", hatta "açılım", rezalet giden dış politika onlar için çok da önemli değil.
Oysa AKP'nin türban konusunda çok büyük bir açığı var ki, bunu muhalefet kapatabilseydi belki rüzgar tersine dönerdi. AKP'li biriyle konuştuğumda 28 Şubat süreci konusu açıldığında ona şunu söylüyorum ve çoğunlukla cevap alamıyorum:
" İyi güzel, AKP 12 yıldır iktidarda, üstelik dediğiniz gibi % 50 kabul edelim. Peki türbanlı kadınlar için gerçekte ne yaptı? Dediğiniz gibi artık üniversiteye girebiliyorlar, belli sektörlerde çalışabiliyorlar ama bunun dışında ne sağladı bu kadınlara? Kabinesinde türbanlı bir bakan yok, son seçimlerde Konya'nın Karaman ilçesi dışında türbanlı bir ilçe belediye başkanı yok,büyükşehir belediye başkan adayı ise hiç yok, AKP'ye yakın özel şirketlerin üst yönetim kadrolarında türbanlı kadın yok, bu şirketlerin alt kadrosunda çalıştırılan kadınlar acaba aynı pozisyondaki erkeklerle aynı sosyal ve maaş haklarına sahip mi?..... vs Yani türbana özgürlük de bir yere kadar veriliyor. İşlerine geldiği yere kadar".
AKP'ye oy veren bir kısım insan da, evet bunu bir çıkar karşılığında yapıyor. İster makarna edebiyatı deyin, ister ihale ayrıcalıkları deyin, ne derseniz deyin. "10. yıl marşı karın doyurmuyor" sözü burada da gayet geçerli.
Sözün özü, bu son seçimlerden çıkarılacak çok ders var. Muhalefetin acilen oturup toplum mühendisliğine soyunması, ülkemizdeki insan profilini, beklentileri, öncelikleri, ihtiyaçları iyi analiz etmesi ve 1 yıl kalan genel seçimlere hazırlık yapması gerekiyor. Bizler bireysel anlamda, konuşarak, hakaretamiz ifadelerden uzak durarak, ikna yoluyla yardım sağlayabiliriz. Umutsuz olmaya asla gerek yok, unutmayalım ki bu sonuçlar aslında son 12 senenin sonucu değil, çok çok uzun yıllardır, sabırla, dişle, tırnakla kazına kazına gelen sonuçlar. Kendi gettolarımızda yaşayarak, sadece bizim gibi düşünen insanlarla temas ederek birşeyleri değiştiremeyeceğimizi anladığımız gün, kazanmaya başladığımız gün olacaktır.
Daha iyi yarınlara, hep beraber !
***** Kendi gözlerinizle analiz etmek isterseniz, örneğin buradaki linki ve özellikle gelen yorumları okuyun. Oku, oku, oku... bilmem anlatabildim mi sevgili takipçim???
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce