Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



9 Nisan 2013 Salı

Bir "Avukat"ın Hayatı

Geçtiğimiz cuma, yani 5 Nisan Avukatlar Günü'ydü. Her ne kadar artık fiilen çalışmasam da ünvanımı da yitirecek değilim ya, benim de günümdü tabii. Öyle kutlama filan yok, Baro'dan ve Barolar Birliği'nden gelen SMS'ler, birkaç yakınımın attığı mesajlar geldi geçti.... oysa "avukat" olmak, Türkiye'de "avukat"lık yapabilmek zordur, hem de gerçekten zor....

96'da girip 2000'de mezun olduğum hukuk fakültesi eğitimi tam bir çileydi. Hem de öyle böyle değil. "Light" fakültelerde okuyan arkadaşlarım cafelerden, sinemalardan, sosyal ortamlardan çıkmazken sürekli ders çalışırdım. Önümde okumam, hatmetmem gereken binlerce sayfadan oluşan döküman vardı. Bazı hocalar bir saatlik derste 200 sayfaya yakın konuyu özetle anlatıverir sizi kitabın derin içeriğiyle başbaşa bırakıverirlerdi. Haklılardı da, müfredat öyleydi çünkü. sınavlarda da "çarşaf "diye tabir ettiğimiz koca kağıtlar dağıtırlardı. Her ne kadar "detay yazmayın okuyamıyoruz" deseler de detay yazmadığınız zaman kaybeden siz olurdunuz. Zaten kıtı kıtına verilen puanlar iyice kesilirdi. Yani az laf öz iş değil, uzun laf detay iş isterlerdi. Sınavların çoğunda kitapların "dip notlarından" onlarca puanlık soru sorarlardı. Yani dip notları es geçeyim gibi bir şansınız yoktur. Tıpkı doktorluk gibi insan hayatını bu kadar dooğrudan etkileyen bir meslek için haklı olabilir ama eğitimin kalitesine baktığınızda aynı önemi göremezdiniz. "Bir dilekçe bile yazdırılmadan", "temsili duruşmalar"a katılınmadan, sadece ezber ezberle mezun olan yüzlerce talebe, avukatlık stajında sudan çıkan balığa dönerdi. İşte o zaman teori ile pratiğin acı farkı yüzünüze çarpardı. Sınav kağıdına şakır şakır yazdıklarınız adliyenin kapısından içeri girdiğinizde, en cabbar memurun karşısına dikildiğinizde dizlerinizin titremesine engel olamazdı. Ve bir süre sonra anlardınız işlerin nasıl yürüdüğünü. Hukukun hem "var" hem de "yok" olduğunu. Önemli olan "işi kotarmak" olduğunu ve idealleriniz birer birer söndükçe işi oluruna bırakır, sizden daha tecrübeli avukatların da aynını yapmış olduklarını görürdünüz. Üstelik aynı sıralarda okuduğunuz ve karşınıza hakim ya da savcı olarak çıkmış arkadaşlarınız sırf kürsünün farklı yerlerindesiniz diye size başka bakarlardı. Duruşma esnasında uyuyan, sms atan, gelen avukatın yüzüne bile bakmayan hakim/savcı hiç de azımsanmayacak kadardır, acıyla görürsünüz "adaletin bu mu dünya" şarkısı eşliğinde....

Bir kurumda çalışsanız, serbest avukatlık yapmasanız da işler üç aşağı beş yukarı böyledir. daha tecrübeli  avukatlar vardır, onların sözünden çıkamazsınız, kendi fikirlerinizi ileri sürersiniz ama sonunda hep onların dediği olur. Üstelik çalıştığınız kurum size "maaş" verir, asgari ücret tarifesi üzerinden belki 10-15 katı alabileceğiniz işleri daha standart ücretlere yaparsınız. Ulaşım, öğle yemeği, ssk, mesai olmaması gibi avantajları yok sayamazsınız çünkü.

Bir de diğer birçok meslekten farklı olarak hukuk devamlı değişir. Resmi Gazete denen o sevimsiz gazete her gün ama her gün yayınlanır. İçinde güncellenen ya da yeni çıkan kanunları, tüzükleri, yönetmelikleri vesair bilmeniz icap edebilecekleri ihtiva eder. Bu yüzden hep okumalısınız, hep geliştirmelisiniz kendinizi.

Sizden iş isteyen ister müvekkil olsun ister çalıştığınız kurumdaki diğer iş arkadaşlarınız bakış açıları hep şu olur "ne olacak alt tarafı söyleyiversin hemen" oysa işin iç yüzünü, arka planını, mutfağını bilmezler. Cevap olarak vereceğiniz belki bir paragrafı bile hazırlamak için kaç kitap karıştırmanız, kaç kanun/tüzük/yönetmelik incelemeniz, belki akademisyen görüşü talep etmeniz gerektiği konusunda zerre fikirleri yoktur. İşleri hep acildir, hep son dakikadır, oysa bilmezler hukukun ne kadar ciddi olduğunu, nasıl her gün değiştiğini. Bugün bildiklerinizin iki ay sonra değimiş olacağını, bu yüzden hiçbir zaman hafızaya, ezbere güvenmemek gerektiğini. Anlatamazsınız da, sadece kızarsınız içten içe ve içinizden dersiniz ki, "senin beğenmediğin o beyanı verebilmek için boyunca kitap devirdim birader".

Hep di'li geçmiş zamanlı yazdm ama eminim ne hukuk fakülteleri değişti ne de 2,5 yıldır uzakta kaldığım "bir avukatın çalışma şekli".

Bir de işin başka acı tarafları vardır. En haklı olduğunuz konuda bile haksız çıkabilirsiniz. Çünkü hukuk sosyal bir bilim dalıdır, yoruma açıktır, iki kere iki her zaman dört etmeyebilir. O sebeple ya da bu sebeple ama eğer vicdanlı bir avukatsanız size başvuran kişiye işi sulhle çözmesini, adliyeyi karıştırmamasını tavsiye edersiniz. Hem masraflıdır hem güvenilmezdir hem de ne kadar süreceği belli değildir.

Acıdır ama öğrencikten başlayıp meslek hayatıyla devam eden gerçeklerdir bunlar. Mesleğin iyi taraflarıysa başınıza neler gelebileceğini az çok bilirsiniz, kendi işinizi büyük ölçüde kendiniz halledebilirsiniz, azıcık dara düştünüz mü "ben avukatım" diye karşı tarafı korkutup işinizi hallettirebilirsiniz (tıpkı Joker'e yaptığım gibi).

Velhasıl bizimkisi gibi ülkelerde zordur hukukla uğraşmak, her gün ayaklar altına alınıp çiğnendiğini görmek, kanun karşısında apaçık haksız olanın nasıl affedildiğine, başkalarınınsa suçları sabit olmadan suçlu ilan edildiklerine şahit olmak ve tüm bunlar karşısında çaresiz kalmak.... 

Onca emeğimin ve 10 yıllık fiili meslek hayatımın hatrına geçmiş günüm kutlu olsun..

6 yorum:

  1. Ben de kutlarım bu özel mesleki gününüzü. Avukatlık zor ama bir o kadar da prestijli bir meslek. Zorluklarının yanında, her zaman bağımsız olarak kendi işini yapabilme imkanının varlığı da güzel birşey ama.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Hukuk fakültesinde misin Ezgi, hangisinde okuyorsun?

    YanıtlaSil
  4. Açıkcası daha lise 3 ü yeni bitiriyorum. Alanım sayısal. O kadar zıtta ki hukuk bana. Bu yıla kadar kafamda yoktu. Kendimi zamanla daha iyi tanımaya basladım ve yapabileceğim ve ilerleyebileceğim mesleğin hukuk olduğuna kadar verdim. Ama bu olumsuz şeyler kafamı çok karıştırıyor.

    YanıtlaSil
  5. Hakkında hayırlısı , en doğru kararı verecek olan sensin ve biliyorsun ki adlında tüm mesleklerin iyi ve kötü yanları var.... Benden sana naçizane tavsşye sevdiğin işi yapman işte o zaman hem mutlu hem başarılı olursun, sevgiler :)

    YanıtlaSil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac