Defne 1 yaşını dolduralı bir ayı geçti ama bu yazıyı ancak yazabiliyorum. Takip edenler bilirler, önce diş çıkarma, ardından fena bir ishal ve ardından henüz nedenini çözemediğim bir şekilde uyku düzeninin yine bozulması beni uzun yazı ve fotoğraf yüklemelerinden alıkoydu. Defne uyudukça ya ben de uyudum ya da çok kısa yazıverdim. Tabii bunlar bahane değil, insan önem verdiği işlere öncelik verir ve bitirir öyle değil mi? Neyse, geçelim ve o özel güne gelelim.
Defne'nin doğum günü 14 Aralıkta olmasına rağmen, biraz rötarlı olarak 25 Aralık'ta, çekirdek ailenin biraraya gelmesiyle kutlandı. Anne (evet ben) bu günü bir yıldır hayal ediyordum. Süslemeler nasıl olsa, ne yapsam, Defne ne giyse vs vs bin türlü şey vardı kafamda. Tüm bu telaş bir yana, çekirdek ailenin biraraya gelmesiyle, bence çok güzel bir gün geçirdik. Özellikle Defne çok keyifli ve mutluydu, önemli olan da buydu zaten, doğumgünü sahibi kendisi değil miydi?
Herşeyi son dakikaya bırakamayacağımız için, kutlamadan birkaç hafta önce pasta siparişimizi verdik ve kesin onay için son cuma gününü beklemelerini rica ettik. Aslında hayalimde sadece 1 rakamı olan bir pasta vardı, ama o pastayı 20-25 kişilik yapabiliyorlardı, oysa biz 8-9 kişi olacaktık.
Bir hafta öncesinden menümüzü belirledim. Davetlilerimizin de getirdikleriyle lezzetli ve zengin bir sofra kurulmuş oldu. Menümüzde; kıymalı ve peynirli börek, babaanneden yaprak sarma, b.teyzeden çerkez tavuğu, yengeden patates salatası ve sürpriz profiterol, kısır, doğum günü pastası ve aşure vardı.
Cuma gününden sofra malzemelerini, örtüyü, diş buğdayı gereçlerini hazırladım. Cumartesi ve pazar sabahı da kademeli olarak yiyecekleri hazırladım.
Doğum günü sabahı, ilk kez Defne'den erken kalktım ve büyük mücadele ile aşure yaptım. Çünkü diş buğdayı kutlamasını da aynı gün yapacaktık. Aşure bitti, Defne ve babası uyandı, kahvaltıları ettirildi ve akabinde birkaç komşumuza aşure götürüldü. Alelacele eve dönülerek sofra kurulmaya başlandı, davetiyeler yazıldı.
Bu sırada, komşumuz Sebla, doğum gününe uygun banner'ı ve fotoğrafta gördüğünüz mumu bize getirerek güne moralli başlamamızı sağladı. Banner'ı hemen kapıya yerleştirdik. Mumu da pastanın üzerine yerleştirmek üzere sofraya koyduk.
Hazırlıklar son sürat ilerlerken Defne'nin programı da işliyordu. Her zamanki gibi oyun oynanıyor, altı değişiyor, uyutuluyor, besleniyordu. Anne ve baba o gün hakikaten birer atom karınca gibi çalışıyordu.
Davetlilerimizin gelmesine yakın önce Defne hanım, ardından biz giyindik, süslendik. Önce amca, ardından dayı ve yenge, babanneler, b. teyze ve en son dedenin gelmesiyle ekip tamamlanarak doğum gününe geçildi. Defne, annesinin çaldığı doğumgünü şarkısı eşliğinde babasının ellerinde yürüyerek salona girdi, herkes onu alkışladı, video ve fotoğrafları çekildi. Ne kadar heyecanlı, şaşkın ve mutlu olduğunu unutamayacağım.
Doğum günü kutlamasının ardından diş buğdayı için yere beyaz bir örtü serdim. Üzerine önceden hazırladığım ayna, müzik aleti, kitap, ateş ölçer, kalemi koydum. Defne'yi yere bırakarak önce hangisine uzanacağını merakla bekledik. Bizimki önce müzik aletini ardından kitabı eline alarak bizi şaşırttı. Acaba müzisyen mi olacak ya da akademisyen mi diye düşündük.
Akşam olunca davetliler birer ikişer kalkmaya başladı, o kadar tatlının arasında aşure rağbet görmeyince minik kaplara koyup gelenlere verdim. Ortalığı biraz toparlayıp Defne'yi uyuttuk. O gece yatarken, henüz bunun yorgunluğu ve sevincini sindiremeden, ikinci yaş gününü planlamaya başladığımı itiraf edemeden geçmeyeceğim.
Nice yaşlara minik kızım, hep böyle kalabalıklarda, sevenlerin yanıbaşında, sağlık ve mutlulukla....
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder