Boğaz'ın tam da en akıntılı mahallerinden birinde, dalgalar hafif hafif birbirine çarpıp köpükler yaratırken gözgöze geldik karabatakla. Durdum, kendisine "fazla gelen" akıntıya karşı yüzmek için yoğun bir çaba sarf ediyordu, ancak çabasının karşılığında güçler eşitti. Ne ileri gidebiliyordu ne de pes edip geri....... birbirimizle bakışırken ve ben merakla bu işin sonunu beklerken birden cuppp diye suya dalıverdi. "Aha işte" dedim kendi kendime, herşeyin bir çözümü var, belki suyun altında akıntı o kadar güçlü değil ve o dar boğazı bu şekilde atlatıp dinginliğe çıkacak iç güdüleriyle....
Akıntıyla düello eden karabatak bana çok eskilerde kalmış siyah beyaz bir fotoğrafı hatırlattı. Bir sandalda iki genç, mayoları üstlerinde, omuz omuza vermişler, küreklere asılmışlar.... yüzlerinde coşkulu bir gülümseme... Arkalarında beton yığınıyla işgal edilmemiş mis gibi Boğaz, ıpıslak saçları bildik Boğaz rüzgarıyla savruluyor..... Gencecikken ortak olan hayatlarının sonuna kadar böyle asıldılar küreklere, ne badireler atlattılar ne zaferler kazanıp neler kaybettiler.... Anneanneciğimle büyükbabacığımdır onlar, biri Boğaz çocuğu diğeri sonradan da olsa Boğaz aşığı bir adam....
Akıntıya karşı yüzmek (bazen dalarak işi kotarmak) ya da birlik olup akıntıya karşı küreklere asılmak değil midir hayat? Yani pes etmemek, yanındakine el vermek ve bazen de içgüdülerini dinleyip "doğru olan çözümü" izlemek.... Hayat, sonu gelmeyecek sandığımız devinimleriyle, her fırsatta bize "mücadele" etmeyi öğretmiyor mu zaten?
Merak Edenler İçin;
Balkabağı Çorbası
Cumalıkızık
Hamilelikle Duygusallık ve Bebeğe Nasıl Bakılır?
İştahsız Minik Annelerine Öneriler
Comme un Chef (film önerisi)
Merak Edenler İçin;
Balkabağı Çorbası
Cumalıkızık
Hamilelikle Duygusallık ve Bebeğe Nasıl Bakılır?
İştahsız Minik Annelerine Öneriler
Comme un Chef (film önerisi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder