Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



8 Temmuz 2013 Pazartesi

Ana- Kız Hallerimiz

31 aylık sayılan Defne ve 35 yaşına günler kalan annesinin son halleri....

* Tchibo'dayız, kıyafet denemek için birlikte kabine giriyoruz. Defne önce reddediyor daracık kabine girmeyi, dışarıda kalıp ortalığı karıştırmak daha keyifli tabii. Neyse güç bela birlikte sığışıyoruz içeriye ve tüm ısrarlarına rağmen kapıyı kapatıyorum. Bluzlardan birini deniyorum, daha aynaya bakmadan bizimki "anne bu olmamış" diyor. Bakıyorum, ayna da aynı fikirde... Dumur vaziyette ikinci bluza geçiyorum, henüz askıdan almamla Defne yine mırıldanıyor "anne olmaz bu". Hakikaten de giyince bol geliyor bluz. "Yahu" diyorum içimden, bu çocukta bile göz var nizam var, bende hala yok. Geliyoruz son bluza. Tabii sinirler iyice gerilmiş kabinde. Allah'tan sabahın en erken saati de dışarıda ağaç ettiğimiz kimse yok. Son bluzu giymemle Defne'den son yorum yükseliyor, "anneeeee, ne güjel olduuuunn". Ve alışveriş maceramız bu son bluzun alınmasıyla nihayete eriyor.

** Evdeyiz, ben çeşitli sebeplerden harap bitap vazyetteyim. üzülmesin diye bizimkine çaktırmamaya çalışıyorum ama nafile. Melek kalbi herşeyi fısıldıyor ona. Minicik elleriyle yüzümü okşuyor "anne kıyamam sanaaa" diyor. Ve ben bitiyorum o an. Hayatımda duyduğum en anlamlı, en güzel, en özel, en harikulade kelimeler bunlar. Canı gönülden... Benden duyduğunu bana satıyor olsa da bunu öyle hoş ve yerinde yapıyor ki, tüm yorgunluğum, keyifsizliğim bulut olup uçuyor....

*** Sabahın çok erken bir saati, bizimki mızık mızık uyanıyor. Bir ümit yanına kıvrılıyorum, en azından saati 7 yapsak diye. Vız vız vızıldamalar, bir mutsuzluk bizimkinde. Belli ki uykusu yetmemiş aslında ama bir kez o cin gözlerini açmış ya artık dönemeyecek uykuya. en azından öğlene kadar... Yine bir ümit başını okşuyorum öpüyorum belki uyur diye, ama nafile. İşin acı tarafı kendisi de farkında bu halinin, "anneeee ne oldu banaa" diye ağlamaklı sorup duruyor. "Ah kuzum" diyemiyorum tabii, "büyüyorsun ve ilk ergenliğini yaşıyorsun aslında". Bol bol öpüyorum, sarılıyorum ve sonunda pes edip yataktan çıkarak güne başlıyoruz....

**** Uzaktaki parktan dönüyoruz, çantam gülle gibi. Islak mendil, meyve kutusu, selpak .... çocuklu kadın çantası işte. Bizimkinin gözü bu sefer de bizim sitenin parkında. Kıyamıyorum eve götürmeye, ama çantayı bir şekilde bırakmam lazım. "Bak Defne, çanta çok ağır lütfen eve gidip bırakalım sonra tekrar ineriz" diyorum. Bizimki anlar gibi ama ufukta salıncakları görünce "annneee parkaaa" diyiveriyor. E herkesin derdi kendine. Bu sefer ikinci koza geçiyorum "çantayı bırakalım söz hemen çıkacağız" diyorum, nafile, gözler ağlamaklı, oysa hiç kandırmıyorum onu ama olsun işte, istediği hemen olacak ya. Bu sefer, "Defne kolum çok ağrıdı çantam çok ağır eve bırakalım çantayı" diyorum. Sözün bittiği yere geliyoruz, bizimkinin ağzından inciler dökülüyor. "Annecim, kıyamam sana. Senin kolun ağrırsa ben çok üzülürüm" ve tırıs tırıs eve çıkıyoruz, çantayı bırakıp anlaştığımız gibi hemen parka iniyoruz.

***** Ve hayatımda duyduğum en güzel hitap "annem, benim annem" demiyor mu, cennette sanıyorum kendimi, kanatlar takmışım da uçuyormuşum gibi geliyor.

Öyleyiz böyleyiz de yine, çok ama çok iştahsızız. Bardağın dolu tarafını görmeye çalışsam da, çocuk bu tabii bize benzeyecek desem de, az yiyormuş gibi geliyor bana. Sıcaklardan mı, yemeklerden mi sıkıldı, ne yapsam ne etsem ile günler geçiyor. Boyu uzuyor, taytlarının (aslında sıskalar için kumaş pantalon demeli) kısalmasından belli, ama maalesef kemikleri sayılıyor. Bu hali bir yandan, kumsaldaki çok bilmiş teyzelerle girebileceğim diyaloglar diğer yandan şimdiden kabusum oluyor. Tek umudum tatilimize az kalması, belki deniz havası, kumda oynamak vs iştahını biraz açar, yoksa bu kış, yuva&hastalıklarla silindir gibi geçecek üstümüzden.....    

2 yorum:

  1. Ben de çocukken yemeyen bir çocuktum. Hatırlıyorum da annem ve anneannem neler çekerlerdi en sevdiğim yemekleri bile yedirebilmek için geliştirmedikleri yöntem kalmamıştı ama ben hep kemikleri sayılan bir çocuk oldum. Çok şükür artık kaburgalarım sayılmıyor ama hala zayıf kategoride bir insanım. Buna rağmen düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlığım var ve kolay kolay da hasta olmam. Demem o ki çocuk bakımından anlamam ama abur-cubur yiyip de obez olacağına acaba zayıf olması daha mı iyidir ki?

    YanıtlaSil
  2. Çok haklısın Sütlü Kahve. Ben de çocukken tam da anlattığın gibiydim. Armut dibine düşmüş işte. Hep söylüyorlar, zayıf olmasına aldırma sağlıklı olsun diye. Evet gerçek bu ama ana yüreği işte yemek yensin istiyor. Sevgilerimle,

    YanıtlaSil

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac