Herşey başladığında Defne, cenin bile değildi.... olması çok istenen ama bir türlü gelmeyen bir candı.
Minicik yumurta Defne, rahmime yerleşip büyümeye başladı.
Düşecek mi hayata tutunacak mı telaşı, ay ve ay gidilen doktor kontrolleri, testler, ultrason görüntüleri, gittikçe büyüyen karnım, Defne'nin hareketlerini hissetmem, hayata merhaba doğum.
40'ının çıkması, koliğin bitmesi, ek gıdalara geçiş, ilk gülücük, başını desteksiz tutma, cıvıl cıvıl sesler, müziğe tepki, dişlerin birer birer patlaması, ilk kelimeler, emekleme ve ilk adımlar, ardından desteksiz yürüyüş... Oyun kurmalar, kelimelerin uzun cümlelere dönüşmesi, güle güle bez, güle güle mamalar merhaba aile yemekleri, elveda meme....
Merhaba yuva, arkadaşlar, merhaba kağıt kesmeler, yapıştırmalar, salıncakta yardımsız sallanmalar, çiçek toplayıp hediye etmeler, çizgi film müptelalığı, ilk tiyatro ve sinema, merhaba mutfak yamaklığı, güle güle lazımlık ....
İşte tam bu noktada, yani 4 yıl, 3.5 aydan fazla bir süre sonrasında "Balyoz Davası'ndaki her sanık, ayrı ayrı beraat" etti.
Bilmem ne anlatmak istedim, ne anlattım, ne anlatabildim.....
Anlamı çok farklı olsa da Sezen Aksu, Kaybolan Yıllar'ı dinliyorum şu an. Benim için "kazanç" olan bir süreç çok değerli ve masum insanlar için "kayıp"tı çünkü.... Aslında hepimiz kaybettik.... insanlığımızı, güvenimizi, adaleti....
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder