2015 bir geldi,
pir geldi. Daha ilk gün Dolmabahçe’de terör saldırısı gerçekleşti, ardından
Sultanahmet’te canlı bombalı terör saldırısı, sonra Fransa’daki terör saldırıları ve Nijerya. Yeni
senenin 12. gününü idrak ettiğimiz bugüne kadar yaşanan olaylar, dünyayı yeni
dönemlere sürükleyecek mi hep beraber göreceğiz.
Yukarıda
bahsettiğim hepsi birbirinden vahim ve utanç verici olaylarda, gündemi en çok
işgal eden ve tartışılan Paris saldırıları oldu. Bence bunda ders çıkarmamız
gereken noktalar var. Sanırım en önemlisi, ülkemizde 30 küsur yıldır süregelen
teröre o kadar “alıştık” ki, ne Dolmabahçe’de ne de Sultanahmet’te önce
binleri, ardından dünya çapında milyonları kapsayan bir protesto/duyarlılık/farkındalık yarat(a)madık.
Ölen öldü, yaralanan yaralandı, sakat kalan kaldı, bizler “aynen” devam ettik. Hatta, “uzlaşma
sürecini zedelemeyin” diye uyarıldık. Neyse konuyu dağıtmadan;
Charlie
Hebdo, takip ettiğim yayınlardan biri değil, Fransızca bilmiyorum, mizahla da
pek ilgilenmiyorum. Duyduğum kadarıyla yaptığı yayınlarda “İslami değerleri
rencide ettiği” söyleniyor. Öyle olsa bile, bu durum, birilerine “adaleti kendi
elleriyle tecelli ettirme” yetkisi verir mi? Eğer o birileri “ortaçağ
karanlığında” yaşıyorlarsa, cevabım ne yazık ki “evet” olacak. Zira makul,
medeni bir insan, ortada bir suç olduğunu düşünüyorsa, bunu yetkili yasal
mercilere taşır. Dava açar, suç duyurusunda bulunur ve bunun gibi, kendisine
tanınan tüm yasal yolları değerlendirir ve neticede verilen yargı kararı ile
haklı ya da haksızlığı ortaya çıkar. İşte burada “Adalet, mülkün temelidir”
lafı bir kez daha karşımıza çıkar.
Paris’teki
önce mizah dergisi ardından bir markete yapılan terör
saldırılarının “tamamen kurgu” olduğu, esas amacın “İslamiyeti yerden yere
vurma” olduğu da söylenmiyor değil. Bunun doğruluğunu, haklılığını bir an için
bile tartışmaya değer görmüyorum, çünkü bence ortada “terör” varsa ve masum
canlar kaybedildiyse bunun ne sebeple meydana geldiği çok da önemli değildir.
Kaldı ki, bu açıdan bakıldığında Hitler’i, Almanya’yı 2. Dünya Savaşı felaketine
sürüklediği için Alman düşmanı kabul edebilir miyiz? Ya da saldırıyı
gerçekleştiren kimselerin polisle kurduğu bağlantıları, çektikleri video
kayıtlarını ne sebeple yeterli görmüyoruz?
Bence sorun,
Taha Akyol’un bugünkü (12 Ocak) Hürriyet gazetesindeki şu yazısında belirttiği gibi
“Müslüman Ortaçağ’ı”nda gizli. Ne yazık ki, Pakistan’daki okul saldırısı,
Suriye’de olanlar, Nijerya katliamı hepsi ve daha fazlası “İslam” adına
yapılıyorsa, ortada ters giden bir şeyler olmalı. Taha Bey’in yazısı benim açımdan bugüne kadar okuduğum en makul, kabul edilebilir noktalara değiniyor.
Ben,
Charlie Hebdo değilim, Sultanahmet’te katledilen polis memuru da değilim, adım
Cansen Yılmaz. Her nevi terör eylemini, kime ve neye karşı işleniyorsa işlensin
kınayan, sıradan, kendi küçük dünyasında çok başka dehlizlere yelken açmış
bulunan bir insanım. Büyük ekranda bu gelişmeler yaşanırken, kendi küçük dünyasında, tam da paralel gün ve saatlerde, ve ne yazık ki kör karanlıklarda, sosyal devletin nerede olduğunu bir kez daha sorguluyorum, “elma dersem çık” diye bağırıyorum. Ayrıntılar bir
daha ki yazımda….
Bence bütün tabuları yıkarak İslam dinini sorgulamak gerekiyor. Peygamberimiz, kim müslümanlığa karşı çıkarsa kellesini uçurun demiş mi, dememiş mi? Dediyse her şey mübah. Paris saldırısı da, İşıd katliamları da. Tabii ne kadar faşist lider varsa bunu fırsat bilip Paris çıkartması yapması da traji komik. Bugün seçim vardı Yunanistan'da bakalım komşumuz kadar güzel bir sonuç alabilecek miyiz?
YanıtlaSilBence bütün tabuları yıkarak İslam dinini sorgulamak gerekiyor. Peygamberimiz, kim müslümanlığa karşı çıkarsa kellesini uçurun demiş mi, dememiş mi? Dediyse her şey mübah. Paris saldırısı da, İşıd katliamları da. Tabii ne kadar faşist lider varsa bunu fırsat bilip Paris çıkartması yapması da traji komik. Bugün seçim vardı Yunanistan'da bakalım komşumuz kadar güzel bir sonuç alabilecek miyiz?
YanıtlaSilEvet Taha Bey de bunu söylüyor zaten, öz eleştiri yapma ve reforma gitmenin tam zamanı. Diri diri yakılan pilot bana ortaçağı hatırlattı her ne kadar gaz odaları geçmişi çok eski değilse de. Yunanistan büyük bir seçim yaptı, bence iyi de oldu, yeniliğe açık olmak her zaman iyidir, lakin onlar kadar "şanslı" olabileceğimizi sanmıyorum. Ne iktidar ne muhalefet partilerini toplasak bir cacık ederler mi tabiri caizse...
Sil