Kuzey İtalya’nın doğusunda, Adriyatik Denizi kıyısındadır. 118 ada üzerine kuruludur. Bu adalar, birbirlerine köprü ve kanallarla bağlıdır. Eskiden ticaret şehri olarak ün salmış Venedik, halihazırda geçimini ağırlıklı olarak turizmden sağlamaktadır.
Venedik’e, Lido di Jesolo denilen yazlık kasabadan bindiğimiz vaporettolarla ulaşmıştık. Deniz yolculuğumuz sanırım yarım saat ya da bir saat kadar sürmüştü.
Büyük Kanal (Canal Grande); Venedik’teki en büyük kanaldır. Uzunluğu 4 kilometre, genişliği ise 30-70 metre arasında değişmektedir. Kanalda ulaşım, vaporetto ve gondollarla sağlanmaktadır.
Büyük Kanal üzerinde yaklaşık dört köprü bulunmaktadır. Bunlar arasında en eski olanı Rialto Köprüsü’dür. Bu köprü, şehrin en cıvıl cıvıl yeri ve merkezi kabul edilmektedir. Etrafında; maskeler, cam eşyalar, şapkalar ve danteller satın alabileceğiniz dükkanlar, oturup soluklanabileceğiniz kafeler bulabilirsiniz.
Son Nefes Köprüsü ise, Dükler Sarayı ile yeni hapishane arasında inşa edilmiş, kapalı bir köprüdür. İsmini, mahkumların bu köprü üzerinden Venedik’e son bir kez bakmalarından almış olabilir.
San Marco Meydanı, Venedik’in en meşhur meydanıdır. Napolyon burası için, “Avrupa’nın en güzel şenlik alanı” ifadesini kullanmıştır. Meydan, birbirinden şık kafelerle çevrilidir. Bu kafelerde zaman zaman klasik müzik dinletileri de düzenlenmektedir.
Doğruyu söylemek gerekirse, Venedik’e gitmeden önce buranın romantik olmadığını, bunun bir klişe olduğunu düşünüyordum. Ama Venedik’i gördükten ve gondola bindikten sonra düşüncem tamamen değişti.
Venedik, her gün biraz daha sulara gömülerek, dünyaya elveda diyen bir şehir… Şu an eğlenceli gözüken ve uğruna festivaller düzenlenen meşhur maskeler, vaktiyle vebadan korunmak için kullanılmış mesela… vebadan ölen insanların cesetlerini taşıyan gondollar, matemin rengi siyaha boyanmış… yani biraz hüzünlü, biraz romantik, biraz canlı ve yaşlı nüfusun fazlalığı nedeniyle biraz da huzurlu bir ada şehir burası….
Size tavsiyem, Venedik’e ve Burano- Murano adalarına en az bir tam gününüzü ayırmanız, kanallar arasında hiçbir endişe duymadan kaybolmanız, San Marco Meydanı’nda güvercinlerin arasında hayal kurmanız ve mutlaka Gondol’a binmeniz…
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce