Geçen sene Mayıs ayında kardeşim askerdeyken, eşimle bir gün izin alıp Şile’de bir işimizi halletmek üzere sabahın erken saati yola koyulduk. Ancak bazı bürokratik engellere takılıp işimizin olmayacağı anlaşılınca ikimizin de morali çok bozuldu. Özellikle ben, sabahın erken saatinde uyandığımız ve işyerlerimizden boşuna izin kullandığımız için kendimi çok suçlu hissediyordum.
Hem biraz moral olsun diye hem de ne zamandır Ağva’ya gitmek isteyip uygun fırsat bulamamaktan yakındığımızı düşünüp, kös kös eve dönmektense Ağva’ya gitmeyi teklif ettim. Sağ olsun eşim de üşenmedi, kabul etti.
İşte bizim Ağva gezimiz, böylesine ani ve planlanmadan gelişti. Oysa bir yere gitmeden önce internetten araştırır, görülecek yerleri, yapılacakları, yenilecek yemekleri not ederek yola çıkardık.
Neyse, zaten Şile’deydik ve Ağva’nın 40 kilometre uzaklıkta olduğu tabelalarda yazılıydı. Yola koyulduk, yol ki ne yol. Daracık her iki yanı ağaçlarla çevrili, arabanın camını açınca kuş seslerinin içeriye doluştuğu mis gibi bir yol. Kabul ediyorum, biraz virajlı ama olsun !
Bu güzel yolu keyifle bitirip Ağva’ya ulaştığımızda, bize sempatik gözüken tesislerden birinin otoparkına arabamızı park ettik. İlk iş deniz bisikleti kiraladık ve Göksu nehrinin Karadeniz’e ulaşan kısmına kadar keyifle pedal çevirdik. Sağlı sollu tesisler, özenle bakılmış bahçeler, nehirde yüzen su yılanları ve ördekler bizi mest etti.
Sonrasında, deniz bisikletini bırakıp yemek yiyeceğimiz lokanta kısmına geçtik. Meğer burası, “Bir İstanbul Masalı”nın çekildiği yermiş. Demek benim göz aşinalığım ve mekanı sempatik bulmam bundan kaynaklanıyormuş.
Ben balık, eşimse köfte yiyip ılık Mayıs havasını ciğerlerimize doldurduk. Hava mis gibiydi, hafta içi olması nedeniyle ortalık sakindi. Garsonun dediğine göre, hafta sonları yer bulmak mümkün olmuyormuş.
Kahvelerimizi de içtikten sonra, iş çıkışı trafiğine yakalanmamak için İstanbul’a doğru yeniden yola koyulduk. Sabahki hayal kırıklığımızdan eser kalmadığı gibi, arasıra böyle spontan izinler almayı kafamıza koymuştuk.
İşte geçen sene bu vakit yaptığımız Ağva gezimiz böyle, mümkünse hafta içi gitmenizi, kendinizi ılık bahar güneşine bırakıp temiz havanın tadını çıkarmanızı öneririm.