Hamileliğin hem çok keyifli hem de zor kısımlarından biri bence kıyafet konusu. Üstelik kurumsal bir firmada çalışıyorsanız, maalesef bir kot-bir tayt- birkaç tunikle hamileliğinizi geçirmeniz pek de mümkün olmuyor, “çocuk da yaparım kariyer de” havasında, belli bir renk ve şıklığı korumak zorunda kalıyorsunuz.
Gebeliğimin neredeyse 12. haftasına kadar hiçbir sorun yoktu. Zaten gebe kaldığımda normal (hatta zayıf denebilir) kilolu olduğumdan, her zamanki kıyafetlerimi rahatlıkla kullanabildim. Bu dönemde, biraz fazla yediğimde ya da şişkinliğim olduğunda pantolonlarımın üst düğmelerini açarak kullanmam yeterli oluyordu. Gel gelelim zaman ilerleyip, düğme açma ve düşük belli kotumu giyme yeterli gelmeyince mecburen arayışa girdim.
Huyum kurusun, çok tutumluyumdur. Sadece birkaç ay giyeceğim “hamile kıyafetleri”ne bir dolu para vermek hiç işime gelmiyordu. Nitekim, azıcık araştırdığınızda siz de göreceksiniz ki, “hamile kıyafet”lerinin fiyatı, üstelik sadece bu işi yapan markalarsa, hem normal kıyafetlerle yarışır vaziyette hem de bazıları hakikaten demode. Yani aynı paraya Network, Fabrika gibi nispeten üst segmente hitap eden ve 9 aylık hamileliğiniz haricinde her daim kullanabileceğiniz, evladiyelik parçaları almanız mümkün. Üstelik “markalı hamile mağazaları” indirime girdiklerinde de durum, pek de farklı olmuyor.
Bir gün tesadüfen, Büyük Beşiktaş Çarşısı’nın en üst katında hamile kıyafeti satan bir butiğe rastladım. Adı: Motherland Hamile Dünyası. Burası hayatımı kurtardı diyebilirim. Hemen, hamileliğimin sonuna kadar hem işte hem de haftasonu giyebileceğim, biri bej diğeri siyah iki pantolon aldım. Bej pantolon, düşük belli ve klasik kesim; siyah pantolon ise beli kumaş kaplı, ayarlanabilir lastikli ve klasik kesim olanlardan. İkisine toplam 79 lira verdim. Bu dönemde mağazalar, her zamanki gibi biraz erken olarak sezon indirimine girdiğinden, Zara ve Mudo’dan gayet ucuza ve hamilelikten sonra da giyebileceğim şekilde bol bluzlar aldım, aslında dar bluzlarımı da giyebilirdim ama işyerime hamileliğimi söylemek için acele etmek istemediğimden böyle bir yöntem benimsedim. Bir de eşim doğum günümde Ayvalık’taki bir mağazadan, turkuaz mavisi(nazardan koruyacakmış efendim) önü bol kesimli çok hoş bir bluz aldı, bu bluzu kardeşimin nişanında da giydim. Bluzların, emzirme dönemi için mümkün olduğu kadar düğmeli olmalarını tercih ettim.
Ayakkabı olaraksa, maalesef erkenden başlayan bel ağrılarım nedeniyle topuklularıma hemen veda etmek zorunda kaldım. Yine, indirimdeki Bambi’den, biri siyah diğeri bej iki babet aldım.
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını bu şekilde mutlu mesut geçirirken, Eylül’de havaların erken soğuması ve yağışların başlaması beni yine arayışa itti. Çünkü büyüyen karnım yüzünden, hırkalarımın ve ceketlerimin düğmeleri kapanmıyor, zar zor kapansa bile gayet komik bir görüntü oluyordu. Hamileliğimin 20 küsuruncu haftalarında olmama rağmen çok kilo almamış olmam(bebeğin gelişimi iyi olduğundan doktorum buna takılma demişti) yine imdadıma yetişti. LC Waikiki’nin hamile reyonunu hep duyardım ama hiç gitmemiştim. İlk fırsatta Cevahir’deki mağazasına gittim. Ama burada da hamile reyonundan değil, normal reyondan biri bej diğeri petrol mavisi, yakaları genişçe ve düğmeleri göğüs altında biten iki hırka aldım. İçlerine giymek için gereken uzun kollu penyeleri Levent'teki Salı pazarında buldum. Bir de Mango’dan daha kalınca, yine düğmeleri göğüs altında biten bir hırka alınca sorun çözümlenmiş oldu. Beşiktaş’taki Motherland’den de hem pantolon beli hem de kumaş beli ayrı ayrı ayarlanabilen koyu renk bir kot pantolon aldım(Zara mom’un yarı fiyatını bile ödemedim diyebilirim). Böylece, sonbahar kreasyonum tamamlanmış oldu. Bu dönemde, önceden de biraz bol gelen yağmurluğumu ve deri montumu kullanabilmek benim için şans oldu.
Kış yaklaşırken de paltomun üzerine giymek için kalın bir panço aldım, ama havalar çok da soğumadığından pançoyu kullanmaya pek fırsatım olmadı. Sadece haftasonları birkaç kez giydim.
Neden Ambalajlı Süt?
4 yıl önce